Vaka incelemesi denilince genellikle akla danışan-terapist ilişkileri gelir. Ancak süpervizyon süreçlerinin de meta analizinin yapılması önemlidir. Bu yazıyı, başta psikoterapi eğitimi almayı düşünen kişiler için hazırladım. Süpervizyon süreci hakkında içgörü kazanmalarını umuyorum.
Cesaretlendirme ve yanlış anlamaların giderilmesiyle, terapi öğrencileri ve uzmanlar süpervizyon ile bireysel analizlerinden daha fazla yararlanabilirler. Yetersiz görülme korkusuyla, süpervizyon altında danışan alan öğrenciler, meselelerini süpervizyonlarda tam olarak açamayabiliyorlar.
Vaka incelemesi
Psikoterapist, psikoterapi eğitimini altı ay önce tamamlamış ve bir danışmanlık merkezinde danışanlarına hizmet vermektedir. Süpervizörüyle iki yıldır çalışmaktadır.
[Psikoterapist oturur, derin bir nefes alır. Çantasından not defterini çıkarır, ancak alışkanlığının dışında defterini açmaz.]
Psikoterapist: Konuşacak pek bir şey yok aslında. Danışanlarımla her şey yolunda gidiyor… Benim için dikkat çekici bir durum yok… Belki geçenlerde antidepresan kullanımıyla ilgili okuduğum bir makale üzerine konuşabiliriz.
Süpervizör: Makale hakkında konuşmak, vaktimizi yapıcı bir şekilde değerlendirmemizi sağlar mı? Size ilginç gelen başka bir şey yok mu?
Psikoterapist: Aslında, son iki haftadır yaptığım işten hiç memnun değilim. Pek mutlu değilim. [Yere bakar, huzursuz görünür.]
Süpervizör: İşinde memnun değilsin anlaşılan… Sanki çaba gerektiriyor gibi ve yapmak istemiyormuşsun gibi konuşuyorsun.
Psikoterapist: Konuşmam gerekiyormuş gibi hissediyorum… Anlamıyorum. Danışanlarımı artık dinleyemiyorum, sıkılıyorum…
Empati [eşduyum]
Burada süpervizörün anlama çabası açıkça görülüyor. Empatik bir yaklaşım sergilemeye çalışıyor. Aynı zamanda, süpervizör öğrencisiyle arasındaki sınırları koruma konusunda da özen gösteriyor.
Öğrencisinin konuyu değiştirme çabasını kabulleniyor, ancak süpervizyonun konularına geri dönmeye de gayret ediyor. Her ne kadar empati (eşduyum) güçlü bir müdahale olsa da, süpervizör ve öğrencisi arasındaki ilişki bir yetişkin ilişkisi; sorumluluklar konusunda profesyonel davranılıyor.
Süpervizörlerin rolü farklı şekillerde algılanabiliyor. Bazı uzmanlar için süpervizör, onları yargılayan, hatalarını fark eden ve düzelten kişi olarak görülürken; bazen de güçlü bir pozitif model olarak değerlendiriliyor. Bazıları için ise süpervizör, her zorlandıklarında arayabilecekleri bir rehber veya hoca konumunda.
Koşulsuz kabullenme
Uyumlu olma
Süpervizör: İşinde nasıl olduğunla ilgili pek memnun değilsin… Çaba gerektiriyor gibi konuşuyorsun, sanki yapmak istemiyormuşsun gibi.
Psikoterapist: Konuşmam gerekiyormuş gibi hissediyorum… Anlamıyorum. Danışanlarımı dinleyemiyorum artık, sıkılıyorum…
Danışanlarıyla uzun süre uyumlu olamayan psikoterapist, bir anda içinde biriken negatif duyguları danışanına adeta püskürtüyor gibi. Bunu belki de uyumlu olma adına yapıyor. Ama bana asıl motivasyonunun cezanlandırıcı olmak gibi geldi: “Onlara çok tahammül ettim, artık hiç dinlemek istemiyorum.”
…
Terapi sürecinde süpervizör ile psikoterapist, işlerinde yaşadıkları çalışmama isteği ve duygusal hissizleşme konularını konuşuyorlar. Bu görüşmeler sırasında özellikle psikoterapisti rahatsız eden bir danışan gündeme geliyor.
Psikoterapist: Son zamanlarda şunu düşünmeye başladım. Belki de artık psikoterapist olarak çalışmamalıyım. Belki de bu iş için uygun kişiliğe sahip değilim.
Süpervizör: Psikoterapist olarak birçok şüphen var şu anda. Kendine gerçekten zor sorular soruyorsun. Bu konuda oldukça ciddi olduğunu görüyorum.
Böyle soruları kendisine soran birçok uzmana rastladım. Benzer durumları başka alanlardaki öğrencilerde de gözlemleyebilirsiniz. Başarısızlık hissi ve buna bağlı olarak gelişen pes etme isteği oldukça yaygın.
Süpervizör, mini bir müdahalede bulunarak psikoterapiste farklı bir perspektif sunuyor: “Şu anda bu hisleri hissediyorsun. Bir saat sonra çok farklı hissedebilirsin.” Terapide bazen böyle küçük müdahaleler maksimum etki yaratabiliyor.
İlginizi çekebilir: Terapi teknikleri: Maksimum etki yaratan minimum müdahaleler
Psikoterapist: [Ellere bakar, sakince oturur. Farklı bir ses tonuyla…] Bazen kendimi kullanılmış hissediyorum. Bu durum beni kızdırıyor. Bunu kimseye, hatta danışanlarıma bile katlanmak zorunda değilim. Geçen Perşembe danışanıma da söyledim bunu. Tekrar aynı şeylerin üzerinden geçmek istemediğimi belirttim. Bu bana iyi gelmiyor. Seansın ortasında bıraktım. [Sesini yükselterek] Yani, orada onun için olamıyorsam, gerçekten orada olamıyorsam, en iyisi bu konuda dürüst olmak! Uyumlu (congruent) olmamın vakti geldi diye düşündüm!
Süpervizör: [Bir süre sessiz kalır] Sana nasıl yanıt vereceğimi düşünüyorum. Görüyorum ki danışanınla ilişkin gerçekten iyi gitmiyor. Kendini kullanılmış hissediyorsun ve bunu hemen durdurman gerektiğini düşünmüşsün. Daha önce ne bu danışan hakkında ne de başka bir danışan için böyle konuştuğunu duymadım. Senin için neler oluyor, merak ediyorum. Ayrıca terapi seansı sırasında danışanına böyle bir tepki vermene de endişeliyim. O anda terapistlik rolünden çıkmış gibisin. Tüm bunlar hakkında nasıl konuşmak istersin?
Süpervizörün karmaşık bir durumla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Hem öğrencisiyle hem de danışanıyla ilgili yaşanan sorunların farkındalar. Süpervizör, öğrencisinin uyumlu (congruent) olma anlayışını sorgularken, aynı zamanda etik sorumlulukları da göz önünde bulunduruyor.
Verdiği yanıtla, öğrencisiyle birlikte çalışmaya devam etmek istediğini samimiyetle ortaya koyuyor. “Bunları nasıl çözebiliriz?” diye sorarak, ona olan güvenini ve destek isteğini sürdürüyor.
Psikoterapist: Sizinle şu anda bunları tam anlamıyla konuşabileceğimi düşünmüyorum. Çok üzgünüm. Sanıyorum bu konuda her şeyi berbat ettim. Benim hakkımda ne düşündüğünüzü merak ediyorum. Belki de artık bu işi bırakmam gerektiğini düşünüyorsunuzdur. Bu danışanla tek bir seans daha geçiremezdim. Her seferinde kendimi kötü hissediyorum.
Süpervizör: Üzüntülü olduğunu görüyorum. Tekrar tekrar iyi bir terapist olmadığını söylüyorsun. Benim yargılarımdan çekiniyorsun… Bu senin için zor olmalı. Fakat ben tüm bunlara seninle birlikte bakmak istiyorum… Sanırım burada bir gulyabani olmadığımı kanıtlamaya çalışıyorum.
Süpervizörün içten bir şekilde öğrencisine yaklaşmaya çalıştığını görüyoruz. Onu anlamaya çalışıyor. Başlangıçta farkında olmadığı bir şeyin farkına varıyor: kendi korumacılığı… “Sanırım gulyabani olmadığımı kanıtlamaya çalışıyorum” diyor. Süpervizörün bu şekilde uyumlu olması, öğrencisinin de bu konuda kendisini geliştirmesine örnek teşkil edecektir.
Süpervizörün, psikoterapi eğitimi alan ya da tamamlamış uzmanlarla yaptığı süpervizyon sürecinde gözden geçirmesi gereken birçok husus vardır:
- Güç ilişkileri
- Öğrencisiyle fazla ya da çok az yakın oluşu
- Kendisini bilgili ve yetkin görme ihtiyacı
- Sevilme ve beğenilme ihtiyaçları
- Uyguladığı terapi metoduna olan sadakati
- Öğrencisinin gelişimini görmekten duyduğu gurur
Tüm bunlar, süpervizörün içten davranmasının önünde engel teşkil edebilecek konulardır.
Bu vakayı kişi merkezli terapinin günümüzdeki öncülerinden olan Brian Thorne ve Dave Mearsn’in Person Centered Therapy Today kitabından aldım. Çevirdiğim bu kısımların vaka incelemesini yapmaya çalıştım.
Sn. Tuba hanim…egitici ve bilgilendirici paylaşımlarınz için kendi adıma çok teşekkür ederim…çalışmalarinızda başarılar dilerim..
Teşekkürler Neşe hanım. Hayırlı çalışmalar dilerim.
Selam Tuba Aydın,
Siteyi bir arkadaşımın tavsiyesi ile inceleme fırsatı buldum. Ben 4 yıllık sosyoloji lisans egitiminden sonra İstanbul Üniversitesinde Aile Danışmanlığı Eğitimi almaya başladım. İlk vaka görüşmelerini gerçekleştirme heyecanı taşıyan bir Aile Danışmanı Adayı olarak, kendimi ücret istenmeyen kocaman bir oyuncakçı dükkanındaki çocuk gibi hissettim bir anda 🙂 Ne çok şey var bu sitede ! Öncelikle sizi böyle bir platform oluşturmuş olmanızdan dolayı kutluyorum. Sitenin sıkı bir takipçisi olacağımı düşünüyorum.
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.