Psikoterapi hikayeleri: Sen bizim çocuğumuzsun

Bir çocuğa evlat edinilmiş olduğu nasıl anlatılabilir? Bu psikoterapi hikayesini bu konuda fikir vermesi için hazırladım.

Hikaye ruh sağlığı uzmanlarına çocuk evlat edinmiş olan ailelere yardımcı olurken eşlik edebilir. Yararlı olmasını umut ederim.


Sen bizim çocuğumuzsun

Doğum günü partisine Milo’nun teyzesi de gelmişti. Teyzesinin karnı kocamandı. Yakında oyun oynayabileceği bir arkadaşı daha olacaktı. Milo teyzesinin karnına baktı.  Annesine dönerek: “Ben de senin karnındaydım değil mi anne” diye sordu. Annesi Milo’nun çok özel bir şekilde ailelerine katıldığını söyledi.

Milo oldukça meraklıydı. “Nasıl yani” diye sordu. Babası fotoğraf albümünü getirdi. Her gece yatmadan önce olduğu gibi annesi ve babası onu kucağına alarak sevdiler. Bu akşamki hikaye Milo’nun aileye katılış hikayesiydi.

Annesi söze başladı. “Senin karnımda büyümeni çok isterdim. Ama sen çok daha özel bir şekilde aramıza katıldın.” “Sen çok özel bir çocuksun” diye ekledi babası.

Bir çocuğumuzun olmasını çok istiyorduk. Bu nedenle ailelerini kaybetmiş çocukların yaşadığı yuvaya giderek bir çocuk evlat edinmek istediğimizi söyledik. Yuvada çocuklarına bakmak isteyen ama yalnız kaldığı ve çalışmak zorunda olduğu için çalışamayan annelerin çocukları da var. Kendi çocuğumuz olmuyorsa, ailesi olmayan bir çocuğa yardım edebiliriz diye düşündük.

“Ama benim ailem var. Siz varsınız.” 

“Elbette biz varız” dedi babası. “Biz bir aileyiz.” Babası battaniyenin altından elini sokup Milo’nun ayaklarını gıdıkladı. Milo’nun çok hoşuna gitti bu. Peki, ben nasıl geldim bu eve diye sordu Milo.

Annesi konuşmasını sürdürdü. “Yuvaya giderek çocuk sahibi olmak istediğimizi söyledik. Ama bize beklememiz gerektiğini söylediler.”

“Üç yıl gibi uzun bir süre heyecanla bekledik. Bu sürede ‘çocuklar nasıl büyürler’ bunları öğrendik. Telefonumuzu sürekli açık tutuyorduk. Nereye gidersek gidelim heyecanla telefonun çalmasını bekliyorduk.”

Babası sözü aldı. “En sonunda çocuk yuvasından bize bir telefon geldi. Evlat edinebileceğimiz bir çocuğun olduğunu söylediler. Çok heyecanlandık. Hatta annen heyecandan elindeki telefonu düşürdü. Sevinçle birbirimize sarıldık. Büyükannene ve babana haber verdik. Onlar da çok sevindiler bizim gibi.”

“Bize söylenen vakitte heyecanla seni evlat edindiğimiz binaya gittik.” Babası bunu söylerken Milo’nun daha önce yaşadığı binanın fotoğrafını gösterdi. Bahçesinde park olan bir binaydı. “İşte burada yaşıyordun diğer arkadaşlarınla birlikte.”

İlk kez birbirleriyle tanıştıkları gün çekilen fotoğrafları gösterdi annesi. Fotoğrafta Milo karyolasında yatıyordu. Başka bir fotoğrafta ise annesinin kucağındaydı.

“Seninle birlikte eve doğru yola çıktık. Baban arabayı o kadar dikkatli kullanıyordu ki, yavaş gittiği için arkadaki arabalar kızıp korna çaldılar. Ama arabada çok değerli birinin olduğunu bilmiyorlardı.”

Eve gidince teker teker odaları gezdirdik sana. Yatağını ve kıyafetlerini gösterdik. Ailemize gelmene herkes çok sevinmiş, sana birçok hediyeler getirmişlerdi.

Milo’nun merak ettiği bir soru vardı. “Ben kimsenin karnında değil miydim.” “Tabi ki karın annen taşıdı seni. Teyzenin bebeğini taşıdığı gibi” dedi annesi. Orada sağlıklı ve güzel bir bebek olarak büyüdün. İyi ki oradaydın. Bunun için çok mutluyuz. Ama karın annen yalnızmış ve seninle ilgilenecek kadar gücü ve vakti yokmuş. Bütün gün çalışmak zorundaymış. Seni kollarına alarak sevmiş ve üzülerek senden ayrılmış.”

“Siz benim karın annemle tanıştınız mı?” “Hayır” diye yanıt verdi ailesi. “Ama bunları bize kaldığın yerde çalışan görevliler anlattılar.”

“Peki, ben yalnız mıydım?” dedi Milo. Yeniden “hayır” dedi ailesi. “Senin gibi birçok çocukla bir aradaydın.”

“Sonra ne oldu diyerek” merakla fotoğraflara baktı Milo. Fotoğraflarda akrabalarının kucağındaydı. “Geldikten bir süre sonra yorulup uyudun” dedi babası. “Kalktığında çok acıkmıştın. Biz de senin neleri yemekten hoşlandığını çok merak ediyorduk. Annenle birlikte farklı mamalar hazırladık ve denemeni izledik. Çok susuyordun ve bolca su içiyordun. Oldukça şaşırmıştık, bu kadar küçük bir çocuk nasıl bu kadar çok su içebiliyor diye.”

Daha sonra annesi ona kâğıt ve boya kalemleri getirdi. Bu albümde eksik olan fotoğrafı da yapalım dedi. Milo karın annesinin resmini yaparak kendisini de karnının içinde çizdi. Fotoğraf albümünün başına koydular bu resmi. Milo’nun hikâyesi böylelikle tamamlanmıştı.

Milo teyzesine gösterdi karın annesinin remini. “Bak senin gibi teyze” dedi. Herkes çizdiği resmi çok beğenmişti.

Babası içeriden çikolatalı pastayı getirdi. “Bugün yanımıza gelişinin dördüncü yılı. Bunu kutluyoruz. Kaç tane çocuğun iki tane doğum günü var ki?” Milo gerçekten de çok şanslı ve özel bir çocuk.

“İyi ki doğdun Milo iyi ki doğdun.” Milo pastasındaki mumlara üfledi. “Dört yıldır bizimle birliktesin” dedi babası. Anne ve babası Milo’yu öperek kutladı ve ona hediyelerini verdiler.


Toplumun evlat edinilmiş olmakla ilgili negatif yargılarına sahip değildir küçük çocuklar.

Çocuklara evlat edindiğinizi ne kadar erken anlatırsanız o kolay bir süreç geçirirsiniz.

Dünyaya nasıl geldikleriyle ilgili sorular sormaya başladıklarında gerçek saklanmamalıdır. Uygun bir dille aile üyelerinin bir arada olduğu bir ortamda anlatılabilir.

Bu süreçte çocuklara yalan söylenilmemelidir. Süreç normalleştirilmelidir.

Birçok ebeveyn için zor olabilecek bu sürece hazırlanmalarında psikoterapistler yardımcı olabilirler.


İlginizi çekebilir: Terapi hikayeleri – Minik Lina evde korku içinde

About adminsinn

Bunları da İnceleyebilirsiniz

Kitap incelemesi: Erol Göka “Hayatın anlamı var mı”

Hayatın anlamı konusunda yazılmış çizilmiş çok fazla kaynak var. Prof. Dr. Erol Göka mevzuyu varoluşçu felsefenin …