Hümanist psikoloji -İnsancıl Psikoloji- nedir?

Hümanist psikoloji yerine insancıl psikoloji de denilmektedir.

Hümanist psikoloji akımını tanımadan önce hümanizm entellektüel ve kültürel akımını hatırlamanızda yarar var.

Hümanist psikoloji nedir?

Hümanistik psikoloji insanın biricikliğine inanan, psikolojide ve psikiyatride buna vurgu yapılması gerektiğini savunan bir akımdır. İnsanın belirli bir yönünü (davranışları, duyguları, bilinç dışını…) çalışmak yerine bütüncül olarak yaklaşır. Sadece dışarıdan gözlemlenebilen bireyin davranışlarına değil, davranışı gerçekleştiren kişinin bakışına da önem verilmesi gerektiğini savunur.

  • Hümanistik psikoloji bilinç dışından ziyade bilinçli olanla ilgilenir.
  • Hümanistik psikoloji insanın pozitif yanlarına vurgu yapar.

Hümanistik psikoloji ondan çok daha önceleri ortaya çıkmış olan hümanizm felsefe akımına dayanmaktadır.


Hümanist psikoloji ve pozitif psikoji alanında Tayfun Doğan ile birlikte yaptığımız görüşme.


Hümanizm denince iki farklı şey anlaşılmaktadır:

  1. Geniş anlamda kullanılan hümanizm terimi. İnsanın önemini ve saygınlığını öne çıkarır. İnsanları ekonomi ya da farklı güçler için araç olarak değil amaç olarak görmektir.
  2. Kültürel ve entellektüel bir akım olan, tanrı değil insan merkezli olan akım. Aklı ve bilimi ortaya çıkaran düşünce biçimi. Bu anlamda seküler hatta ateist bir akım düşünülür genellikle.
Hümanist psikoloji hümanizmle birçok değeri paylaşmaktadır. Fakat tamamiyle değil. Hümanistik psikoloji insanı bütüncül olarak algılar ve buna manevi yönü de dahildir.

Hümanistik psikoloji motivasyon ve kişilik gelişimi gibi psikoloji alanları dışında farklı psikoterapi metodlarına da (örn; kişi merkezli terapi), gestalt terapi, duygu odaklı terapi… uygulanmıştır. Ayrıca sosyal çalışanları, öğrenci odaklı eğitim gibi konseptlerle eğitim alanını da etkilemiştir.

Hümanist psikolojinin çalıştığı konular


Hümanist Psikoloji – İlkeleri

  • İnsanlar özgündür. İnsanları önceden belirlenmiş kategorilere sokarak incelemek doğru değildir. İnsanlar biriciktir. Onları kalıplara, hastalık tanımlarına, şemalara… sokmamalıyız.
  • Hümanist psikoloji fenomenolojiktir. Fenomenolojik incelemeler kişinin birinci tekil şahısta dünyayı nasıl algıladığıyla ilgilenir. Bir insanı tanıyabilmek için onların kafasının içine girerek, dünyayı nasıl gördüklerini anlamaya çalışmamız gerektiğini söyler.
  • Hümanist psikoloji bütüncüldür (holism). Hümanistik psikoloji bireyi yalnızca iç dinamiklerinin bütünü içinde değerlendirmez. Aynı zamanda yaşadığı sosyal çevre, dünya ve hatta evrenle olan ilişkisini de hesaba katar. Beden-ruh ayrımına gitmez.
  • İnsanlar özgür iradeye sahiptir. İnsanlar hayatlarına anlam verebilirler. Verecekleri önemli kararlarla değişebilme potansiyeline sahiptirler.
  • İnsanlar sorumluluk sahibidir. Özgür iradeye sahip olan insanların kendi yaşamlarına yön verme sorumluluğu bulunmaktadır.
  • İnsanlar amaçlarının peşinde koşar. İnsanı güdüleyen yalnızca bilinçaltlarında yatan dürtüler değil özgür iradeleriyle aldıkları kararlardır da.
  • İyimser bakış açısı. Tüm insanlar özünde iyidir ve pozitif gelişme potansiyelleri bulunur.
  • Büyüme güdüsü ile insanlar sürekli geliştirerek kendilerini gerçekleştirmeye çalışırlar.
  • İnsanlar anlam arayışı içindedirler. Hayatın anlamı bize toplumun, dinin ya da kültürün hazır olarak verdiklerinden ziyade kendi çabamızla bulduklarımız olmalıdır.
  • Önemli olan teknikler değil ilişkidir.

HÜMANİST PSİKOLOJİ – ÖNCÜLERİ

Hümanist psikolojinin kuruluşunda öncülük yapan isimlerden bazıları şunlardır.

  • Carl Rogers
  • Rollo May
  • Abraham Maslow
  • Virginia Satir
  • Clark Moustakas
  • Carl Whitaker
  • Alexander Lowen
  • Stan Grof
  • Ida Rolf
  • Erich Fromm

Hümanist psikolojinin kullandığı araştırma metodları

Psikolojinin amaçlarından bir tanesi de insan davranışlarını tahmin edilebilir kılmaktır. İstatistiki olarak belirli bir grupta yer alan insanların öngörülebilir davranışları gerçekleştirme ihtimallerinin farklı prensiplere göre daha yüksek olduğunu saptar. Örneğin; bilimsel araştırmalar kadınların daha affedici olma eğiliminde olduğunu göstermiştir. Ergen bireylerin daha az mutlu olduğunu ve yaşla birlikte mutluluk düzeyinin artış gösterme eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir. Bu şekilde risk grupları ve faktörleri belirlenebilir.

Hümanist psikolojiye göre hepimiz evrende saygın, eşi benzeri olmayan, taklit edilemez, değerli varlıklarız.

Bu bakış açısı bilimsel metodla ters düşmektedir. Hümanist psikolojiye göre başarılı bir terapi ya da gelişim süreci geçirilirse bireyin yaratıcılık düzeyi artar, daha esnek, dolayısıyla daha az tahmin edilebilir olur. Oysaki reklam endüstrisinden tutun bir çok alanda insan davranışları tahmin edilebilir ve kontrol edilebilir hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Hümanist psikolojinin amacı bireylerin davranışlarını tahmin edilebilmek ya da kontrol edebilmek değildir.

Yapılan kontrollü deneylerin insan deneyimlerinden uzaklaştırdığını, insanın zengin deneyimlerini yansıtamadığını iddia etmişlerdir.

Hümanist psikolojiye göre bilimsel metodlar insanı anlamamıza yetmiyorsa, o halde bilim insanı anlamaya uygun şekilde metodlarını değiştirmelidir. Bu nedenle hümanistler sıklıkla nitel çalışmalara başvurmaktadır.

Veri toplama yöntemi olarak açık uçlu sorulara, yapılandırılmamış görüşemelere, vaka örneklerine başvurmaktan çekinmezler.

Fareler, maymunlar ve güvercinler gibi hayvanlarla yapılan deneylere fazla itibar edilmemesini salık verir hümanist psikoloji. Hayvanlarla yapılan deneylerin bilinçli karar verebilen, rasyonel düşünebilen ve dili kullanma yetisi olan insanları anlamak için yeterli olmadığı görüşündedir.

Bu aşamada şu ayrımı yapmamızda yarar var. Hümanist psikolojinin bilimsel metodolojiyi eleştirdiği dönemde davranışçılar sadece gözlemlenebilir davranışlara ve hayvanlarla yapılan deneylere yönelmiştiler. Bir zamanlar duygularla bilimsel olarak çalışılamayacağı görüşü vardı. Çok öznel olduklarına inanılıyordu. Oysaki günümüzde geliştirilen birçok mutluluk ölçekleri gibi gereçlerle duygularla da çalışılabilmektedir.

Hümanist psikoloji ve pozitif psikoloji 

Hümanist psikolojinin ortaya koyduğu değerleri Martin Seligman gibi öncüleri bulunan pozitif psikoloji akımı da büyük ölçüde benimsemiştir. Her ikisi de bireyin kaynaklarına ve pozitif özelliklerine odaklanılması gerektiğini savunmuştur. Hayatı yaşamaya değer kılanları araştırırlar.

Pozitif psikoloji kelimesini ilk kullanan kişi de Abraham Maslow’dur. Maslow’un 1954’te yayınlanan Motivation and Personality adlı kitabının son bölümünün adı Pozitif Psikoloji’ye Doğru “Toward a Positive Psychology’dir”

Fakat hümanist psikoloji pozitif psikoloji ile epistemolojik açıdan uyuşmamaktadır. Buna bağlı olarak kullanılan araştırma yöntemleri de farklılıklar göstermektedir. Hümanist psikoloji fenomenoloji ve diğer nitel çalışma yöntemlerine kucak açmışken, pozitif psikoloji büyük ölçüde nicel çalışma yöntemlerini kullanır.

Pozitif psikolojinin çalıştığı konularından bazıları şunlardır; mutluluk, iyi oluş, umutaffedicilikiyimserlik, yaratıcılık, yılmazlık, travma sonrası gelişim

İlginizi çekebilir: Pozitif Psikoloji nedir?Martin Seligman kimdir?


Hümanist psikolojiye yöneltilen eleştiriler nelerdir?

Hümanist psikoloji etkisini yitirmiştir.

Hümanist psikolojinin etkisini yitirdiği ve öldüğü iddia edilmektedir. Bunu doğru kabul etmek oldukça zor.

Hümanistik psikoloji kongreleri büyük ilgi görmektedir. APA‘nın birçok alt bölümü kapanır ya da küçülürken bu 32. Division olan hümanist psikoloji için geçerli değildir. Hümanistik Psikoloji alanında yayın yapan The Journal of Humanistic Psychology (JHP) yıllar boyunca kalitesini ve ilgiyi korumuştur. Hem APA hem Sage yakın zamanlarda çok geniş kapsamlı Hümanistik Psikoloji kitapları ortaya koydular. Yeni baskıları da ilgiyle okunmaktadır.

Pop psikoloji

Hümanistik psikolojinin çalıştığı konuların bazıları altlarında yatan derin düşüncelerden arındırılıp basitleştirilerek pop psikolojinin konuları haline gelmiştir. Örneğin; pozitif düşünmenin gücü… Bu nedenle pop psikoloji ile karıştırılma haksızlığına uğramıştır. Oysaki kuruluşundan itibaren hümanist psikologlar bilimsel araştırmaların önemine vurgulamışlardır. Carl Rogers terapi seanslarını ilk defa kaydedip bilimsel olarak inceleyerek psikoterapi araştırmalarına çok büyük katkılarda bulunmuştur.

Pychedelic

Hümanistik ve benötesi psikoloji insanı bütüncül bir anlayış ile değerlendirmiştir. Farklı deneyimlerini göz ardı etmemiştir. Fakat bu nedenle yanlış bir şekilde psychedelic ilaçlarlarla yaşanan deneyimler sanki hümanist psikolojin temel unsurlarından biriymiş gibi yansıtılmıştır.

Etkileşim grupları, hippiler

Gestalt terapi ile 60’lı yıllarda etkileşim (encounter) grupları düzenlenmiştir. Bu gruplar 60’lı yılların getirdiği farklı hippi topluluklarla özdeşleştirilmiştir. Bazı etkileşim gruplarında yaşanan toplum açısından uç örnekler olarak kabul edilen haraketlere indirgenmiştir hümanist psikoloji.

Hümanist terapistler danışanın son iki kelimesini tekrar etmekten başka bir şey yapmıyor.

Birey merkezli terapi -kişi merkezli terapi hiçbir psikoterapi tekniği kullanmamakla suçlanır sıklıkla. Rogers danışanlara sadece kafa sallayıp “hmmm demek böyle hissediyorsunuz” diyen biri olarak lanse edilir. Kişi merkezli terapi danışanın hastalığından ziyade kendisine, psikoterapi tekniklerden ziyade danışan ve terapist arasındaki ilişkiye odaklanmaktadır.

Terapist pasif değildir. Özellikle Rogers bu şekilde suçlanmıştır. Oysaki hümanist terapiler de danışan ve terapist gücü eşit şekilde paylaşırlar. Biri diğerine baskın değildir.

Peki o halde Rogers neden yansıtma tekniğini kullanmıştır. Rogers’a göre önemli olan analiz değil yansıtmadır (reflection). Danışanlar düşüncelerini farklı bir şekilde terapistten duymuş olurlar. Başkaları tarafından kendilerine sunulan düşünceler daha gerçekçi gelebilmektedir danışana.

Hümanistik psikolojinin değerleri zamanla tüm psikolojinin değerleri haline gelmiştir.

Bir başka iddia ise şudur. Hümanistik psikolojinin ortaya atmış olduğu değerler zamanla diğer terapi yöntemlerinin ve psikolojin genel anlamda her yanına dağılmıştır. Bu değerlerden bazıları şunlardır. Koşulsuz kabullenme, kendini gerçekleştirme, uyum (congruence), empati [eşduyum]… Bunlar şüphesiz hümanist psikolojinin büyük armağanlarıdır. Kendisini hümanist olarak adlandırmayan birçok uzman tarafından da benimsenmiştir.

Fakat böylelikle artık hümanist psikolojiye gerek kalmadığı iddiası kabul edilemez. Halen birçok terapi metodunda terapist uzman konumunda daha direktif ve daha güçlüdür ilişkide.

Hümanistik psikolojiye yöneltilen diğer eleştiriler şunlardır;

  • Hümanistik psikoloji biyolojik faktörleri görmezden geliyor.
  • Hümanistik psikolojinin ortaya koyduğu kendini gerçekleştirmek gibi kavramları bilimsel olarak çalışmak oldukça güç.
  • Batı kültürünü yansıtıyor.
  • Bilinçaltı dinamiklerini reddediyor.
  • Belirli psikolojik hastalıkları tedaviye yönelik teknikleri bulunmuyor.
  • Bulguları azaltmaya yönelik değil, büyüme odaklı olduğu için terapi çok uzun sürüyor.
  • Hedonist, anti entellektüel. Büyümeye aşırı vurgu yapıyor.
  • İnsan potansiyeline Tanrıya atıf vermeden bahsediyor oluşunu kilise narsisst bulmuştur.
  • İnsanın özgün oluşuna, öznel değerlendirmelere önem veriyor. Bu da araştırma yapmayı zorlaştırıyor.

Kendini gerçekleştirmek

Sosyal medyada birçoğu meslektaşlarımdan oluşan arkadaşlarıma kendilerini gerçekleştirmiş olsalar ne yapar olurlardı diye sordum. Verdikleri cevapları birkaç tema altında toplayabiliriz. 42 katılımcı ile genelleştirme yapmak oldukça güç, ama fikir verebilirler.

Meslek

  1. Yüksek Lisans
  2. Doktora.
  3. Pilot olurdum.
  4. Kimsenin yapamadığı cerrahi operasyonları parmakla gösteriliyor olarak yapıyor olurdum.
  5. Danışanlarım randevu alabilmek için hiç değilse birkaç hafta bekliyor olurdu.
  6. Kendi işimin patronu olurdum.
  7. Mesleğimi yapıyor olurdum.
  8. İyi bir terapist.
  9. İstifa etmiş olurdum.
  10. Kondisyonerlik yapan bir Antrenör, aynı zamanda da akademik bir eğitim görevlisi.
  11. Potansiyelimin altında bir iş yaptığımı düşünüyorum. Psikoterapist olurdum. Bunun için gerekli bütün eğitimleri almış, fazla sayıda danışan görmüş bir profesyonel olurdum.
  12. Akademik anlamda ilgilendiğim konularda uzmanlaşırdım ama onun yerine çalışıyorum ve atama bekliyorum.
  13. Etkileyici ve bilgili bir konuşma tarsi ile seminerler vermek.

Değişmek

  1. Hiçbir insan için moralimi bozmuyor olurdum.
  2. Kaygılarımdan arınmış, belirsizlik toleransına sahip bir birey olurdum.
  3. Mandıra filozofu gibi yaşardım.
  4. Başkalarının hakkımdaki düşüncelerini önemsemezdim.
  5. Hayallerime yön verirdim.
  6. Daha az uyuyor olurdum.
  7. Kıskançlık gibi bana rahatsızlık veren duygularımı da kabul ederdim.
  8. İnsanlarla iletişim kurarken karşıdaki kişi beni nasıl algılıyor kaygımı minimize ediyor olurdum.
  9. Daha az uyuyor olurdum.

Özgecilik

  1. Tüm anne ve babalara evliliklerinin iyi gitmesi için yardım etmek isterdim, bu şekilde ancak iyi çocuklar yetişebilir.
  2. Yaşlılara gönüllü bakım vermek isterdim.
  3. Tedx de konuşup kitaplarımı imzalar ardından dışarda bekleyen kalabalığa hitap edip ağaçlandırma seferberliği başlatırdım. Komşu ülkelerle sınırları kaldırtır, tüm silahları toplatırdım. Amerika ve Avrupa dahil dünya hazinelerini yoksul ülkelere pay ederdim.
  4. Birikimlerimi aktardığım olgunluk devrini yaşıyor olurdum.
  5. Haftanın belirli günleri halk günü yapar, maddi durumu olmayanlara ücretsiz psikolojik destek verirdim. Alanla ilgili kitap yazardım. Ayrıca roman da yazardım. Kazancımın bir kısmını sürekli olarak lösev gibi yardım kuruluşlarına bağışlardım. Ayrıca farklı konularda özellikle sanatsal alanlarda hobilerim olurdu.

Şükran, kabullenme

  1. Yaptığımı.
  2. Muhtemelen aynı yerde aynı işi yapıyor oldurdum.
  3. Ben kendimi olduğum gibi kabul ediyorum.
  4. Bence en güzeli, hayatın bugüne kadar getirdiklerini olduğu gibi kabullenmek ve mevcut şartlarda bundan sonra elimden gelenin en iyisini yapmak. Kendimi gerçekleştirmenin bildiğim bundan daha iyi bir yolu yok

Yaratıcılık, üretebilmek

  1. Yazıyor olurdum.
  2. Makale yazıyor olurdum.
  3. Yazı yazar ve şarkı söylerdim.
  4. Resim yapıyor olurum. Kendimi hissediyorum özellikle yeni bir şey yaparken.

 

Keşfetmek

  1. Bir yolculuk
  2. Dünyayı gezerdim.
  3. Ufacık şeylere takılmadan daha büyük gayeler için çalışır. Yeni şeyler, deneyimler daha çok öğrenirdim.

Sevgi

  1. İlişkide olurdum.
  2. Gönlümü bütün insanlara açmış bir şekilde. Gelin! Hepinize yer var burada diye sesleniyor olurdum.
  3. Sevdiklerimle olurdum.

Süreç

Bence bu varılacak bir nokta değil. Süregiden bir şey. Her an kendimi gerçekleştiriyorum.


Hümanistik psikoloji – Tarihsel gelişimi

Hümanistik psikolojinin kuruluşu

Hümanizm akımına dayanan hümanist psikolojinin kökeninde Sokrates’ten başlayarak, Rönesans ve Aydınlanma çağı filozoflarına kadar birçok isim sayılabilir. Fenomenolojinin ve varoluşçu felsefenin öncüleri olan Kierkegaard, Nietzsche, Heidegger, Merleau-Ponty ve Sartre’nin etkilerini görebilirsiniz. Ayrıca doğu felsefelerinin de katkısı olmuştur.

Hümanistik psikoloji psikanalizin pesimistliğine tepki olarak doğmuştur. Yinede psikodinamik yaklaşımın da etkileri olmuştur. Carl Rogers psikanalitik eğitimden geçmiştir. Rogers ayrıca Otto Rank’ten büyük ölçüde etkilenmiştir. Maslow’un kendisi de Freud’dan faydalandığını dile getirmiştir. Hümanistik yaklaşımın üzerinde etkili olan diğer psikodinamik yaklaşıma bağlı olan isimler Carl Gustav Jung ve Wilhelm Reich’tır.

1940 ve 1950’lerde hümanist psikolojinin önderleri yazmış oldukları eserlerle hümanist psikolojinin değerlerini tanıttılar. Abraham Maslow 1943 yılında ihtiyaçlar hiyerarşini ortaya koymuştur. Carl Rogers 1946 yılında yayınlanan Significant Aspect of Client-centered Therapy kitabı ile birey merkezli terapiyi – kişi merkezli terapi tanıtmıştır.

1957 ve 1958 yıllarında Abraham Maslow ve Clark Moustakas’ın girişimiyle Detroitte uzmanlar bir araya geldiler. Başlıca amaçlarından biri hümanist bakış açısını yansıtan bir organizasyon kurmaktı.

Hümanistik Psikoloji – Kuruluş Manifestosu

Hümanistik Psikoloji Dergisinin (Journal of Humanistic Psychology JPH) editörleri James Bugental ve Tom Greening hümanist psikolojinin ana prensiplerini beş maddede özetlemişlerdir.

  1. İnsan parçalarının toplamına indirgenemez. Parça işlevlerinin bilimsel incelenmesiyle anlaşılmaz.
  2. İnsan biriciktir. Kişiler arası yaşantıları görmezden gelinemez.
  3. İnsan bir fark ediliştir. İnsanın sürekli ve çok katmanlı olan kendini fark edişini kabul etmeyen bir psikoloji onu anlayamaz.
  4. İnsan seçim yapar. Varoluşunu izleyen bir seyirci olmayıp kendi yaşantısını kendisi kurar.
  5. İnsan bir amaçlılıktır. Geleceğe dönüktür. Amaca değerlere ve anlama sahiptir.

Hümanistik psikoloji – 60’lı ve 70’li yıllar

Amerikada 50’lerde başlayarak 60 ve 70’lerde yaygınlık kazanmıştır hümanist psikoloji ve ona bağlı olarak gelişen hümanist terapiler.

Hümanistik yaklaşım ortaya atıldığında yaygın olan iki kuram bulunmaktaydı. Bunlardan ilki birinci yaklaşım olarak da anılan psikodinamik yaklaşım idi. Freud’un öne attığı psikodinamik kuram bireyin davranışlarını bilinç dışında yatan dürtülere atfetmiştir. Bu nedenle bilinç dışına, geçmişine odaklanmamız gerektiğini savunmuştur. Psikolojik hastalıkların aşılabilmesi için bilinç dışında yatanları yüzeye çıkararak çalışılması gerektiğini iddia etmişlerdir. Bu bağlamda psikodinamik yaklaşım belirlenimcidir (determinist). Bireyin özellikle çocukluk yıllarında bakıcılarıyla kurmuş olduğu ilişkinin psiko-sosyal gelişiminde büyük rol oynadığını iddia etmektedir.

Psikoterapide ikinci güç olarak bilişsel davranışçı terapi anılmaktadır. Klasik ve edinimsel koşullanma deneyleriyle tanınan davranışçı kuramdan elde edinilen içgörülerle davranışçı terapi ortaya çıkmıştır. Zamanla davranışçı kuramdan oldukça farklı olan bilişsel psikoloji ile birleşerek bilişsel davranışçı terapi adını almıştır. Davranışçı kuramı savunanlar bireyin gözlemlenebilir davranışlarına odaklanmamız gerektiğini savunmuştur. Hümanistik psikologlar ise bireyin iç dünyalarında ki tecrübelerinin önemini vurgulamıştır.

!!! Kimi kaynaklarda birinci akım olarak bilişsel davranışçılar, ikinci akım olarak psikodinamik zikredilmektedir.

Hümanistik psikoloji diğer terapi yöntemlerinin eksikliklerine karşı bir isyan olarak ortaya çıkmıştır. Maslow’un ortaya attığı gibi üçüncü güç olarak anılmaya başlanmıştır. Her ne kadar tepki olarak çıkmışsa da, tepki göstermenin çok ötesindedir ortaya koyduğu bakış açılarıyla.

1961 yılında The Journal of Humanistic (JHP) Abraham Maslow ve Anthony Sutich tarafından kurulmuştur. 1962 yılında The Association for Humanistic Psychology  (AHP) -Hümanistik Psikoloji Derneği- Amerikada kurulmuştur.

70’li ve 80’li yıllarda hümanist psikolojiden elde edilen içgörülerin sosyal değişim için nasıl kullanılabileceği tartışılmıştır. Örneğin;

  • Yükselen teknoloji ve tüketim kültüründe insanın yeri ne olmalı?
  • Sosyal ve duygusal kabiliyetler topluma nasıl kazandırılmalı?
  • Daha sağlıklı bir toplum haline nasıl gelinir?

Hümanistik psikolojinin etkisi 70’lerin sonlarından başlayarak 2000’li yıllara kadar önceki büyük etkisini yitirmeye başlamıştır.

Hümanistik Psikolojinin etkisi 80’li ve 90’lı yıllarda neden azalmıştır?

1980’lerde ve 90’larda hümanist psikolojinin etkisini yitirmesinde farklı nedenler rol oynamıştır.

Tıp modeli bu yıllarda güçlenmiştir. Psikofarmakolojik ilaçların yaygınlaşmasıyla her derde deva olabilecekleri algısı ortaya çıkmıştır.

Aynı yıllarda bilişsel psikoloji de etkisini artırmıştır. Buna bağlı olarak bilişsel davranışçı terapi (BDT) saygınlık kazanmıştır. Terapi uygulamaları çok daha geniş olan psikoloji bilimi üzerinde oldukça etkili olmuştur. BDT’nin sigortalar tarafından kısa sürdüğü için tercih edilmiş olması da bunda etkili olmuştur.

2000 – Hümanistik Psikolojinin Rönesansı 

2000’den sonrası için Hümanistik Psikolojinin Rönesansı denmiştir. Hümanistik psikolojinin tekrar canlanmasında rol oynayan faktörlerden biri 2007’den beri yıllık konferansların düzenlenmesidir. APA’nın 32. Divison’ı olarak anılan Hümanistik Psikoloji Topluluğu uzun yıllar boyunca sayısını artırarak devam etmiştir.

Terapide ortak faktörlerin başarıya götürdüğünün iyice anlaşılmış olmasının bunda etkisi olmuştur. Rogers ve diğerlerinin yapmış oldukları psikoterapi araştırmaları ile terapi metodlarını birbirinden farklı değil, ortak kılan özelliklerin başarıya götürdüğü anlaşılmıştır. Bu faktörlerden bazıları şunlardır; empati [eşduyum] ortamı, umut, terapistin ve danışanın inancı.

Hümanistik psikolojinin çalıştığı konulardan biri olan yaratıcılık inovasyonun önemli hale gelmesiyle giderek çalışanlar arasında daha çok aranan bir özellik olmuştur.


HÜMANİST PSİKOLOJİ HAKKINDAKİ SORULARINIZ

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟭 Varoluşçu terapiden farklı olan yönlerini nelerdir?

Hümanist ve varoluşçu terapiler aynı dönemde benzer kaynaklardan beslenerek gelişmiştir. Varoluşçu terapiler de humanist değerleri taşır. Hümanist terapiler de varoluşçuluktan etkilenmiştir. Hem Carl Rogers, hem de Fritz Perls varoluşçultan etkilendiğini ifade eder.

Varoluşçu Psikoloji humanist psikolojinin üzerinde çok durmadığı bazı konulara grimekten çekinmez: Yalnızlık, ölüm, varoluşsal kaygılar…

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟮 Kendini gerçekleştirmiş insanlar üzerinde yapılan deneyler var mı?

Evet. Kendini gerçekleştirme düzeyi ölçülebiliyor. Bu konuda geliştirilen ölçekler de bulunuyor.

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟯 İyi niyet üzerine mi kuruludur? Yani hep olumlu yaklaşır?

Hümanist psikoloji insan tabiatına karşı optimisttir. Gelişme potansiyeli olduğuna inanır. Ama hümanist psikologlar saf değillerdir. İnsanın realitede olduğu konumu, olabilme potansiyeli ve olmak istediği benliği arasında ayrım yapar.

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟰 İnsancil insana dair tüm değerler.

Sanırım sorudaki kasıt, kendisini gerçekleştirmiş insan hangi özellikleri taşır… Tüm iddialı olur.

Maslow’a göre sahip oldukları özelliklerden bazıları şunlar:

  • Kendilerini ve başkalarını olduğu gibi kabul edebilirler.
  • Gerçekçidirler.
  • Etkili çözümler ortaya koyarlar.
  • Kendi başlarına kararlar alabilirler.
  • Yapıcı bir mizah anlayışları var.
  • Spontan haraket edebilirler. Doğaldırlar.
  • Sadece varılan
  • Yaratıcı bir yalnızlığı severler

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟱 Türk toplumunda uygulanmasında yaşanan güçlükler nelerdir?

Bu konuda elimizde yapılmış bir çalışma yok. Yalnızca eğitimli tahmin yapabilirim.

OTONOM. Hümanist psikoloji insanın yaşamında otonom olması için uğraşır. Bizde insanlar karar alırken başkalarının etkisinde çok fazla kalıyor olabilir. Belki de bu yüzden çok daha fazla ihtiyacımız vardır.

ÖZGÜRLÜK. Hümanist ve varoluşçu terapilere göre birey kurban rolünden çıkmalı, kararlarında etkili olabildiğini görmeli ve özgürlüğünü kabullenerek yaşam sorumluluğunu almalıdır. Bu bizde güç olmakla birlikte, belki de asıl ihtiyacımızdır.

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟲 Hümanist psikoloji okumaları yapmak istiyorum neler tavsiye edersiniz?

Kitap tavsiye olayına biraz negatif bakıyorum. Zira bireylerin kendi otonom olarak karar verip, kendilerinin keşfetmelerinin önemine inanıyorum.

Ben kendim birincil kaynakları okumayı seviyorum. Maslow hakkında kitap okumak yerine Maslow’u okumayı…

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟳 Bilinç dışını kabul ediyorlar mı?

Reddetmezler. Ama baştacı da etmezler. Şimdi ve buradaya odaklanmak önemlidir. Zira bilinç dışının etkisi insanın bugününe de etki eder.

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟴 Hümanist kuram teknikleri nelerdir?

Sanıyorum soru şu. Hümanist yaklaşıma ait diyebileceğimiz psikoterapi metodları nelerdir?

Kişi merkezli terapi ve gestalt terapi şüphesiz hümanist terapistlerdir. Bunun dışında farklı yaklaşımların etkileri üzerlerinde görülen ama büyük ölçüde hümanist tabanlı olan terapi metodları psikodrama, duygu odaklı terapi, transaksiyonel analiz, pozitif psikoterapi (Peseschkian).

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟵 Varoluşçuluktan temellendiği için biraz soyut kalan bu ekolü terapide somut nasıl anlamlandırılabilir?

Bu sorudan iki şey anlıyorum:

  • NEDEN FAZLA TEKNİKLERİ YOK? Kişi merkezli terapi teknikleriyle tanınmıyor mesela. Ama bu geştal ya da psikodrama için söylenemez. Önemli olan altında yatan felsefesi bence. Hümanist psikoloji yaratıcılığa vurgu yapar, terapide deneyselliğe… Terapist özgürdür.
  • NEDEN BULGU DEĞİL GELİŞİM ODAKLI? Hümanist varoluşçu terapiler bulgularını anlat, her hafta ödevini al, bulgular bitti terapi bitti odaklı çalışmıyor. Danışanın hayatına anlam katması, gelişmesi için çabalıyor. Örneğin, bir kadının hayatında gerçekten anlam olsa saatlerini kocam beni aldatıyormuya harcamaz. Anlam bulamamış hayat sürekli nevroz yaratır. Bence bunlar da soyut değil. Belki idealist olabilir. Belki de içinde bulunduğumuz şartlarda biraz ütopik.

𝗦𝗼𝗿𝘂 𝟭𝟬 Neden sadece teoride kaldılar?

Hümanist psikolojinin değerleri o kadar kültürümüzün ana parçası haline geldi ki, nereden geldiklerini unuttuk. Empati kavramı mesela. Eğitim sistemimize ne kadar işledi? Çocukları koşulsuz kabul. Bugün pedagojinin temeli hümanist değerlere dayanıyor. Unutmayalım katı davranışçılar bize hangi sağlıklı çocuğu verirseniz verin koşullandırarak ondan hırsız da yaparız, hakim de diyorlardı. Çocuğun tabiatına uygun kariyer seçimi anlayışını yine hümanist psikoloji getirdi… Liste uzar.


Son notlar…

Hümanistik psikoloji üzerine sizlerden gelen sorulara tek tek verdiğim cevapları burada özetlemeye çalışıcam.

Soru 1: Bilinç dışı hakkında hümanist psikoloji ne diyor?

Hümanistik psikoloji bilinç dışını reddetmiyor. Ama merkezine de almıyor.

Soru 2: Hümanistik psikoloji varoluşçuluğa dayandığı için fazla soyut değil mi?

Sanıyorum bu bakışın temelinde hümanist psikolojinin kişi merkezli terapi ile anılması var. Soyuttan da kasıt, neden çok fazla tekniği yok olabilir. Bu hümanist psikoloji ile ilgili bir soru olmaktan ziyade, kişi merkezli terapiye yapılan bir eleştiri gibi… Kişi merkezli terapi ilişkiyi merkeze alıyor. Farklı teknikleri uygulamak terapistin kendi insiyatifine kalmış bir durum.

Çok fazla tekniği olan sistemik aile terapisti olarak söyleyebilirim ki… psikoterapi teknikleri çalışmalarımızın ilk yıllarında daha fazla eşlik ediyor. Yeni çalışmaya başlayan uzmanlar farklı teknikleri deneyerek kendilerini daha fazla güvende hissediyorlar. Bu danışandan çok terapistin ihtiyacı.

Hümanistik psikolojiyi felsefeye dayanmakla suçlayanların bir kısmının bilişsel davranışçı terapi kökenli olmasını ironik buluyorum. Zira bu yaklaşım da deneysel psikolojiden ziyade stoacılığa dayanıyor.

Hümanistik psikoloji – Kaynaklar

Göka, E. (2009). Varoluşçu Psikoterapi. Türkiye Klinikleri Psikiyatri Dergisi, Psikoterapiler Özel Sayısı. 2(2), 77-83.

About adminsinn

Bunları da İnceleyebilirsiniz

Başkalarını neden doğru dürüst dinleyemiyoruz? 10 Nedeni

Dinlemek iletişim kabiliyetlerinin belki de en önemlisi. Neden kabiliyet diyorum? Çünkü kabiliyetler öğrenilebilir, geliştirilebilir. Televizyon …