Boş sandalye tekniği nasıl uygulanır: Vaka örneği

Boş sandalye tekniği geştalt terapi ile sembolleşmiş, oldukça sık uygulanan psikoterapi tekniklerinden biridir.

Boş sandalye tekniği vaka örneği

Vaka ile ilgili yorumlarımı, vakanın sonunda ve kısa notlar olarak metin içinde bulabilirsiniz.

Grup terapisi (Gestalt terapi) sürecinde, orta yaşlarda bir kadın danışan, sıcak sandalye (hot chair) çalışması için gönüllü olur. Sıcak sandalyeye oturan danışan, grup içinde terapist ile bir süreliğine yoğun bir şekilde çalışır. Bu süreçte, grup üyelerinden çeşitli şekillerde geri bildirim ve destek alır.

Danışan: Büyük oğluma karşı hissettiğim duygularla çalışmak istiyorum… — Sanıyorum bu duygular, kendimle olan çatışmalarımla ilgili.

[Direktif olmayan hümanist terapilerde, danışan hayatının uzmanıdır. Danışan, otonom bir şekilde çalışacağı konuyu belirleyebilir.]

Psikoterapist: Bunu ona söyler misin? Oğluna karşı duyduğun duygulara bir isim ver. Ona bir isim ver.

Danışan: Peki. Adı Finn olsun.

Psikoterapist: Finn’i şuraya [boş sandalyeye] koy ve onunla konuş.

[Sıklıkla, danışanlar bu vakada olduğu gibi durumu hemen kavrayamaz ya da bocalayabilirler. Grup terapisi sürecinde, daha önce başka danışanlarla benzer bir uygulama yapılmışsa, bu durumda daha aşina olabilirler. Danışanınızın ilk terapi deneyimiyse, bu vakadaki gibi daha somut kişilerle başlamanızda yarar vardır. Kimi zaman, hayatında ilk kez psikoterapi gören bir bireyden bir duygusunu ya da cansız bir imgeyi dışsallaştırması ve onunla diyaloga girmesi bekleniyor. Bu yaklaşımı çok gerçekçi bulmuyorum.]

Danışan: Finn, aramızda birçok sıkıntı var. Tek başına, bağımsız bir şekilde arabayla sık sık dışarı çıkmandan nefret ediyorum. Ama…

Psikoterapist: Bir dakika. Aynı cümleyi kendine söyle. “Tek başına, bağımsız bir şekilde arabayla sık sık dışarı çıkmandan nefret ediyorum.”

Danışan: Bu uyuyor. Tek başına, bağımsız bir şekilde arabayla sık sık dışarı çıkmandan nefret ediyorum, çünkü böyle davranarak iyi bir anne olmuyorsun.

[Gestalt terapi deneyseldir. Yaratıcılık ön plandadır. Terapist, danışanından farklı şeyleri denemesini isteyebilir. Görüyoruz ki danışanın oldukça uzun sürede yaşayabileceği bir içgörü, kısa sürede ortaya çıkabiliyor. Deneysel bir yaklaşımla ve farklı rollere bürünmüşken, bu süreç daha güvenli bir şekilde ilerleyebilir.]

Psikoterapist: “Çünkünü” tam olarak anlayamadım.

Danışan: Hayır, bu sadece mantığa büründürme çabam. Yoga yaparken de aynı şeyi yapıyorum.

Psikoterapist: Finn’le özdeşleşmiş gibisiniz.

[Gestalt terapi “şimdi ve burada”ya odaklanır. Bu durum terapi sürecinde sıklıkla yaşanır. Bir deney sırasında ya da farklı bir konuya odaklanılmışken danışan, geçmişe dair bir anlatıya kayabilir. Terapist, danışanın yogayı nasıl deneyimlediğini sormak yerine, dikkatini yeniden Finn’e yönlendiriyor.]

Danışan: Evet, bunun farkındayım. Onun özgürlüğünü kıskanıyorum. Daha küçük bir çocukken, tek başına koruluğa gidebilmesini bile kıskanırdım.

Psikoterapist: Tüm bunları Finn’e anlat.

[Gestalt terapinin amaçlarından biri, danışanın duygularının farkına varmasını ve onları yaşayabilmesini sağlamaktır. Burada vaka bu kadar hızlı ilerlemeyebilir. Terapist, danışanın beden diline de dikkat çekerek, duygularla ilgili farkındalığını artırmasına yardımcı olabilir.]

Danışan: Finn, sen daha küçük bir çocukken her cumartesi tüm gün dışarıda olurdun. Nereye gideceğini bile bana söylemezdin. Bundan dolayı seni çok kıskanırdım… Kıskanırdım çünkü sen özgürdün. Bu yüzden incindim, çünkü ben böyle davranamıyordum.

Psikoterapist: Yapamıyor muydun? Yapmıyor muydun?

Danışan: Yapmıyordum. Yapmak istiyordum ama yapmıyordum.

Psikoterapist: Tamam. Etrafımda yapmak istediğim ama yapmadığım şeyleri hatırlatan biri olması benim de canımı çok sıkar.

[Gestalt terapide danışanın kendi hayatının sorumluluğunu alması çok önemlidir. Danışanın kurban rolünden çıkıp, yaşamında daha aktif olabilmesi için uygun ortam yaratılmaya çalışılır.]

Danışan: Kendime yapıyorum bunu. Sürekli yapabileceğim halde yapmadığım şeyleri kendime hatırlatıyorum. Sonra da hiçbir şey yapmıyorum. Bekleme modundayım, öylece duruyorum.

Psikoterapist: Kindarlığınızla kontak kurmanızı istiyorum. Kindarlığınızı buraya [sandalyeye] koyun ve sabotajcınızla konuşun.

[Terapist, sorumluluk alan danışanın bundan ibaret olmadığını, farklı yanlarının da olduğunu hatırlatır. Danışanın sürekli yapmak isteyip engel olan bir yanı vardır. O yanı ile kontakt kurabilir. Sonrasında terapist, diğer yanlarını da hatırlatabilir; böylece süreç daha yapıcı ilerler.]

Danışan: Aptal şey. İşlerini yapacak vaktin var, enerjin de… Ama görmek istemediğin şeylerle uğraşıyorsun. Sayısız saçma sapan bahane buluyorsun, asıl işini ya da başka şeyleri yapmamak için. [Bir süre durur.] Vaktini, hayatını zorlaştırmak ve kendini üzmek için harcıyorsun.

Psikoterapist: Burada ne oluyor? [Danışanın eline işaret eder.]

Danışan: Evet, yumruk halinde… yapmayacağım.

Psikoterapist: Eli sıkı biri misiniz?

Danışan: Evet, sanırım.

[Gestalt terapi bütüncüdür. Danışanın bedeni, duyguları ve söyledikleri arasında uyum aranır.]

Psikoterapist: Peki, diğer yönünüzle temas kurmak ister misiniz? Cömert yanınızla.

Danışan: Cömert olan yanımı pek tanımıyorum.

Psikoterapist: Eli sıkı olan yanınız olun ve cömert yanınızla konuşun: “Cömert yanım, seninle hiç bağlantım yok. Seni tanımıyorum sanki…”

Danışan: Cömert yanım, seni çok tanımıyorum. Sanırım arada başkalarına hediyeler veriyorsun ama kendine değil. Kendine verebileceğin pek çok şeyi tutuyorsun.

Psikoterapist: Az önce ne oldu?

Danışan: Prova yaptım. Cömert yanımla konuşmuyordum aslında. Daha çok sizinle konuşuyordum, kendimden sakınıyordum.

Psikoterapist: Kendisinden sakınan biri olduğunuzu hayal etmek zor benim için. Buraya ilk geldiğinizde oldukça canlı ve enerjik görünüyordunuz bana.

[Terapist, danışanın kendisini yerden yere vurmasına izin vermiyor. Dengeli şekilde, kabul etmediği yanlarını entegre etmesi için zemin hazırlıyor.]

Danışan: Gerçekten bilmiyorum. Bazen hediyeler veriyorum, ama acaba bu hediyeler makbul oluyor mu bilmiyorum. Bazen de vermek istiyorum ama yapamıyorum. Hatta bazen çok fazla verdiğimi düşünüyorum.

Psikoterapist: Evet, ben de böyle hissediyorum. Bazen bu acıtıyor. İncinmiş gibisin… Geçmişte dezavantajlı bir konumda kalmışsın ve bu süreçte incinmişsin gibi geliyor bana.

Danışan: Evet, biraz inciniyorum da.

Psikoterapist: Şu anda inciniyormuşsun gibi geliyor bana, özellikle göz çevrende.

[Terapist, seans boyunca hep “şimdi ve buraya” odaklanıyor, beden diline vurgu yapıyor. Empatik bir şekilde kendi geri bildirimlerini sunuyor.]

anışan: Biliyorum bunu ve yapmak istemiyorum… Üstelik bunu göstermek de istemiyorum.

Psikoterapist: Peki, bunu engellemek ister misin?

Danışan: [Gözlerini kapatarak] Bunu yaptığımda sizi göremem.

Psikoterapist: Doğru.

Danışan: Böyle yaparak kimseyi göremem.

Psikoterapist: Çok doğru. Acılarımı engellersem, sanki benim için kimse yokmuş gibi olur. Bu benim tercihim.

Danışan: Ben de bunu seçtim.

[Terapist, danışandan terapinin güvenli ortamında yeni bir şey denemesini istiyor.]

Psikoterapist: Size bu şekilde bakmak benim için gerçekten keyifli. Şu anda bana oldukça cömert görünüyorsunuz.

Danışan: Siz bana çok cömert geliyorsunuz. Görüyorum, bana yanıt veriyorsunuz ve ben de size dönüyorum gibi hissediyorum.

Psikoterapist: Merak ediyorum, bir süreliğine Finn’e dönebilir misiniz? Onunla karşılaşın, neler olacağını birlikte keşfedelim.

Danışan: Finn, sana karşı sıcak davranmak istiyorum. Sana cömert olmak istiyorum. Korkarım böyle davranırken seni incitebilirim. Artık 1.80 boya ulaştın. Bazen sana yaklaşmak, sarılmak, öpmek, boynuna sarılmak istiyorum. Ama artık yapamıyorum.

Psikoterapist: Yapamıyor musun?

[Terapist, danışana yeniden kendi yaşamından sorumlu olduğunu hatırlatıyor.]

Danışan: Yapmıyorum. Yapmıyorum… Çünkü itici buluyorum.

Psikoterapist: İncinmişsin. Beni uzaklaştırıp uzaklaştırmamak sana kalmış ama bu, benim incinmeme engel olmuyor.

Psikoterapist: Nietzsche’nin bir zamanlar güneşe söylediğini düşündüğüm bir söz var, hoşuma gidiyor:
“Bana parıldıyor olman seni ilgilendirmiyor.”

[Geştalt terapi tekniklerinde — rüya çalışması, boş sandalye gibi — seanslar kesin sonuçla bitmez. Danışan farklı içgörüler kazanır, değişik duygu ve bakış açılarını entegre eder. İleriye dönük nasıl olabileceğiyle ilgili fikirlerle seans sonlanabilir.]

Danışan: 25 yaşına gelip orduya ya da başka bir yere gittiğinde… seni öpüp uğurlayabilmeyi umuyorum.
[Bir süre duraklar]
Nietzsche’nin güneşe söylediklerini hatırlamaya devam edeceğim.

Psikoterapist: Peki, seninle çalışmak güzeldi.

Danışan: Teşekkür ederim.

Boş sandalye tekniği vaka örneği incelemesi

Gestalt terapi, diğer varoluşçu ve hümanist yaklaşımlar gibi (birey merkezli terapi, duygu odaklı terapi, transpersonal psikoterapi gibi) bireyin özgür oluşuna ve kendi yaşamının sorumluluğunu üstlenmesine güçlü bir vurgu yapar.

Bu vaka örneğinde, terapistin danışanın “yapamıyorum” ile “yapmıyorum” ifadeleri arasındaki farkı fark ettirmesi özellikle önemlidir. Çünkü insan, sorumluluk sahibi bir varlıktır; kendi kararlarını kendisi verir ve bu kararların sonuçlarını üstlenir.

Gestalt terapi aynı zamanda fenomenolojik bir yaklaşımdır; yani, danışanın yaşadığı deneyimleri olduğu gibi, ön yargısız ve doğrudan fark etmeye odaklanır. Bu yaklaşım, danışanın içsel farkındalığını artırarak, onu kendi yaşantısının aktif ve bilinçli bir aktörü haline getirmeyi amaçlar.

Boş sandalye tekniği ise danışanın içsel çatışmalarını somutlaştırarak dışa vurmasına olanak sağlar. Bu süreçte danışan, duygularını deneyimleyip ifade edebilir; böylece kendisiyle ve içindeki farklı yönlerle daha sağlıklı ve bütünleşmiş bir iletişim kurma fırsatı bulur.

Şimdi ve Burada

Gestalt terapi, geçmiş ya da gelecekten ziyade şimdi ve burada olan deneyime odaklanır. Bu yaklaşım, geçmişi analiz etmektense, geçmişin etkilerinin kişinin mevcut yaşantısında ve bedensel ifadesinde zaten görünür olduğuna inanır. Duygular, beden dili, mimikler, duruş ve tutumlar bu etkilerin izlerini taşır.

Bu vaka örneğinde, terapist danışanın sıkılı yumruğuna dikkat çeker. Ancak bunu analiz etmek yerine, doğrudan danışana ne anlama geldiğini sorar. Çünkü Gestalt terapide kişi, kendi yaşamının uzmanı olarak kabul edilir.

Gestalt terapi tekniklerinde terapist yalnızca gözlemci konumunda kalmaz; sürece aktif olarak katılır. Seans boyunca yalnızca sorular yöneltmekle kalmaz, aynı zamanda gözlemlerini ve duygusal tepkilerini paylaşarak danışanla otantik bir temas kurar. Bu da terapötik ilişkiyi canlı ve eşitlikçi bir zeminde sürdürmeye katkı sağlar.

Danışanın terapi süreciyle ilgili şu sözleri, bu ilişkinin niteliğini gösterir: “Siz bana çok cömert geliyorsunuz. Görüyorum, bana yanıt veriyorsunuz ve ben de size dönüyorum gibi hissediyorum.” Bu ifade, terapist ve danışanın süreci birlikte inşa ettiklerini ve karşılıklı etkileşim içinde olduklarını açıkça ortaya koyar.

Gestalt terapi bütüncüldür. 

Danışan, boş sandalye tekniği aracılığıyla, kendisine karşı eli sıkı olan yönü ile cömert yanını diyalog içine sokar. Bu uygulamanın amacı, danışanın içsel parçalarının farkına varmasını, bu yönlerini yargılamadan kabul etmesini ve bütünleştirerek daha dengeli bir içsel yapı geliştirmesini sağlamaktır.

Gestalt terapi bireyin potansiyeline inanır.

Hümanist yaklaşım, her bireyin doğuştan gelen bir büyüme ve gelişme potansiyeline sahip olduğuna inanır. Bu anlayış doğrultusunda terapist, danışanı cesaretlendirerek, boş sandalye tekniği aracılığıyla kazandığı içgörüler doğrultusunda harekete geçmeye davet eder.

Gestalt terapiye göre bu büyüme süreci, seansın ötesinde de devam eder. Fritz Perls’in ifadesiyle, “öğrenmek, bir şeyin mümkün olabileceğini görmektir.” Terapist, seans sırasında danışanın bu tür bir içgörüye ulaştığını fark ettiğinde, ona teşekkür ederek süreci sonlandırabilir ve gruptaki başka bir üyeye yönelebilir. Bu durum, terapistin danışanın kazanımlarına güvendiğini ve onun kendi yönünü özgürce çizebilmesine saygı duyduğunu gösterir.

Boş Sandalye Tekniği – Amaçlar

Zaman zaman bazı meslektaşların “Boş sandalye tekniğini uyguladım ama hiçbir şey olmadı” dediklerine tanık oluyorum. Genellikle bu tür ifadeler, farklı terapi tekniklerinin denendiği, sürecin tıkanmaya başladığı ve “belki buradan bir şey çıkar” umuduyla tekniğin rastgele uygulandığı durumlara işaret eder. Ancak boş sandalye tekniği, amaçları ve kullanımı konusunda netlik gerektiren bir yöntemdir.

Tekniğin temel amaçları şunlardır:

  • Danışanın entegre olmamış, parçalı kişilik yönlerini fark etmesi ve bu parçalarla içgörü geliştirerek bütünleşme yoluna girmesi.
  • Danışanı “şimdi ve burada”ya, yani mevcut ana davet ederek anlık farkındalığını artırmak.
  • Duygularla temastan ziyade entelektüel düzeyde kalan danışanın, kendisiyle daha doğrudan ve duygusal bir temas kurmasını sağlamak.
  • Terapi sürecinde pasif kalan danışanın daha yaratıcı ve aktif bir rol üstlenmesine yardımcı olmak.
  • Danışanın zihninde dolanan soyut düşünce ve çatışmaları dışsallaştırarak daha görünür ve işlenebilir hale getirmek.

Boş sandalye tekniği, ancak ne için kullanıldığının farkında olunduğunda etkili bir araç haline gelir. Aksi halde, yüzeysel bir deneyim olarak kalabilir.

İlginizi çekebilir: Dışsallaştırma nedir?

Boş Sandalye Tekniği: Çözüm Değil, Farkındalık Aracıdır

Boş sandalye tekniği ve diğer Gestalt terapi araçları doğrudan “çözüm üretmeyi” hedeflemez. Ancak bu teknikler uygulanırken danışan, kendi iç dünyasıyla derinlemesine temas kurduğunda bazı çözüm ihtimalleri belirebilir. Bu nedenle tekniklerin amacı bir sonuca ulaşmaktan çok, danışanın içsel sürecini görünür kılmak ve farkındalığı artırmaktır. Çözüm, bu sürecin doğal bir sonucu olarak kendiliğinden ortaya çıkabilir.

Platon’dan Freud’a kadar uzanan psikoloji tarihinde, insanın içinde birbiriyle çatışan yönlerin varlığına sıkça değinilmiştir. Gestalt terapi bu içsel çatışmayı “üst köpek” (top dog) ve “alt köpek” (under dog) kavramlarıyla ifade eder. Boş sandalye tekniği kullanılarak danışanın bu iki yönüyle yüzleşmesi sağlanabilir; danışan, sandalyeler arasında geçiş yaparak her iki tarafı da temsil edebilir.

Üst Köpek (Top Dog)

Otoriter, katı, eleştirel, talepkâr ve ahlaki değerlerle donanmış bir yanımızdır. “Yapmalısın”, “etmelisin”, “başarılı olmalısın” gibi baskılayıcı ve hükmedici iç sesleri temsil eder. Kişiyi kontrol altında tutmaya çalışan bu taraf, çoğu zaman bireyin kendi üzerindeki içsel baskılarının kaynağıdır.

Alt Köpek (Under Dog)

Daha pasif, kurban rolünde kalan, sorumluluk almaktan kaçınan, güçsüz ve çocuksu yönümüzdür. “Ama yapamam”, “bilmiyorum”, “istemiyorum” gibi kaçınmacı tepkilerle üst köpeğin taleplerine karşı koyar. Alt köpek, çoğu zaman bireyin ilerleyememesine neden olan dirençli tarafıdır.

Bu iki yön arasında geçen diyalog, kişinin içsel çatışmalarını daha açık ve fark edilebilir hale getirir. Böylece kişi kendi içinde yalnızca bir taraf olmadığını, çelişkili istek ve korkuların aynı anda var olabileceğini fark eder. Bu farkındalık ise değişim ve bütünleşmenin başlangıç noktası olabilir.

Boş sandalye tekniği adım adım nasıl uygulanır?

  • Boş sandalye danışana dönüktür. Danışan belirli bir kişiyi (kendisi, başkası) ya da kendisine ait bir parçayı sandalyede hayal ederek onunla diyalog içine girer. Daha sonra sandalyeye oturarak o rolü alıp konuşur. Danışan bu tekniği gerçekte bir sandalyeye geçmeden de yapabilir.
  • Danışana hazır olup olmadığını sorarak, diğer sandalyede farklı kutuptaki rolü almak için davet edebilirsiniz.
  • Danışanınızdan tekrar sandalyeleri değiştirmesini isteyebilirsiniz. Örneğin; danışanınız bir rolde enerjisini kaybediyorsa ya da diğer kutuptan konuşmaya başlıyorsa.
  • Oturduğu sandalyedeki roldeyken, diğer boş sandalyedeki kutba açık ifadelerde bulunmaya davet edebilirsiniz: “Söyle ona, sana ihtiyacım yok artık…”
  • Diğer kutupta otururken yapmış olduğu ifadeyi ona hatırlatabilirsiniz: “Sana ihtiyacı olmadığını söyledi…” Bu geri bildirime karşı hissettiği duyguları sorabilirsiniz.
  • Danışanınıza hangi kutbu daha yoğun hissettiğini sorabilirsiniz. Bu düşünceyi şimdiki zamanda, hayalinde, fiziksel duruşunda ve duygularında araştırabilirsiniz.
  • Rol değişimleri esnasında danışan bu seslerin kimlere ait olduğunun farkına varabilir. “Bu eleştiren babamın sesi.” gibi.
    Grup terapisi sürecinde grup üyeleri danışanın deneyler yapmasına olanak sağlayabilir. Sandalyede farklı bir roldeyken diğer grup üyelerine sırayla giderek sorular sorabilirler.
  • Danışan entegre olmamış bir yönü ile diyalog içine girebilir. Örneğin; üzüntülü bir konudan bahsederken gülen bir danışan, gülüşü ile boş sandalyede yüzleşebilir.
  • Çatışmalı, ikircikli olunan bir durum içerisinde kalan danışan iki sandalye ile çalışabilir. Bu iki değişik sesi temsil eden iki farklı sandalye üzerinde sırasıyla oturarak diyalog içine girebilir. Örneğin; cesaretli olması ve adım atmasını söyleyen tarafı ile, temkinli olması gerektiğini söyleyen yanı.

İlginizi çekebilir: Kararsız danışanlarınıza yardımcı olabilmek için tetralemma etkinliği 

Boş sandalye tekniği – Dikkat edilmesi gerekenler

Boş sandalye danışana dönüktür. Danışan, belirli bir kişiyi (kendisi, başkası) ya da kendisine ait bir parçayı sandalyede hayal ederek onunla diyalog içine girer. Daha sonra sandalyeye oturarak o rolü alıp konuşur. Danışan, bu tekniği gerçekte bir sandalyeye geçmeden de yapabilir.

  • Danışana hazır olup olmadığını sorarak, diğer sandalyede farklı kutuptaki rolü almak için davet edebilirsiniz.
  • Danışanınızdan tekrar sandalyeleri değiştirmesini isteyebilirsiniz. Örneğin; danışanınız bir rolde enerjisini kaybediyorsa ya da diğer kutuptan konuşmaya başlıyorsa.
  • Oturduğu sandalyedeki roldeyken, diğer boş sandalyedeki kutba açık ifadelerde bulunmaya davet edebilirsiniz: “Söyle ona, sana ihtiyacım yok artık…”
  • Diğer kutupta otururken yapmış olduğu ifadeyi ona hatırlatabilirsiniz: “Sana ihtiyacı olmadığını söyledi…” Bu geri bildirime karşı hissettiği duyguları sorabilirsiniz.
  • Danışanınıza, hangi kutbu daha yoğun hissettiğini sorabilirsiniz. Bu düşünceyi şimdiki zamanda, hayalinde, fiziksel duruşunda ve duygularında araştırabilirsiniz.
  • Rol değişimleri esnasında, danışan bu seslerin kimlere ait olduğunun farkına varabilir: “Bu, eleştiren babamın sesi.” gibi.
  • Grup terapisi sürecinde, grup üyeleri danışanın deneyler yapmasına olanak sağlayabilir. Sandalyede farklı bir roldeyken, diğer grup üyelerine sırayla giderek sorular sorabilirler.

Boş sandalye tekniğiFaydalandığım kaynaklar

Boş sandalye tekniği vaka örneğini şu kaynaktan temin ettim: Awareness, Dialogue & ProcessEssays on Gestalt Therapy

Hümanistik psikoloji

Hümanist yaklaşım

Gestalt terapi nedir

About yonetim

Bunları da İnceleyebilirsiniz

Terapi hikayeleri: Minik Lina evde korku içinde

📖 Terapi Hikayeleri: Minik Lina Evde Korku İçinde Bu terapi hikayesi, ev içi çatışmalardan dolayı …