Terapi odalarının olmazsa olmazı bir kutu kâğıt mendildir. Bazen danışanlar kendi mendillerini hazırlayıp terapiye gelirler. Ağlamak, terapinin bir parçasıdır.
Peki, yalnızca danışanların mı ağlaması beklenir? Düşündüğünüzden daha sık yaşanıyor bu durum. Süpervizyon seanslarında psikoterapi eğitimi alan öğrencilerden de duyuyorum, uzun yıllardır çalışan uzmanlardan da… Danışanın hikâyesi sizi öylesine etkileyebilir ki, yalnızca seans sırasında değil, çoğu vakit seanstan çıkıp eve döndüğünüzde gözleriniz dolabilir.
Ben ağladım, başkaları da ağladı. Siz de ağlayabilirsiniz.
Ne kadar sıklıkla ağlıyor danışanlar ve terapistler seanslarda?
⇒ Trezza’nın 1988 yılında yaptığı çalışma, danışanların %21’inin terapi seanslarında ağladığını ortaya koymuştur.
⇒ Blume-Marcovici ve arkadaşları, Amerika’da 684 terapist arasında gerçekleştirdikleri ilginç bir çalışmada, terapistlerin terapi seanslarında ağlama alışkanlıklarını incelemiştir. Katılımcıların %75’i kadın, yaş aralığı ise 22-85’tir. Terapi yaklaşımları olarak %35’i BDT, %23’ü psikodinamik yaklaşımla çalışmaktadır. Araştırmaya göre terapistlerin %72’si danışanlarıyla ilgili nedenlerden dolayı ağladığını belirtmiştir. %30’u son dört hafta içinde ağladığını ifade etmiş, ağlayanların %7’si bunu seans içinde yaşamıştır. Bu da danışanların seanslarda terapistlerin yaklaşık üç katı kadar ağladığı anlamına gelmektedir. Elbette danışanların kendi meselelerini anlatırken uzun süreli ağlamaları ile bunu dinleyen terapistin gözlerinin dolması nitelik olarak oldukça farklıdır.
⇒ Ashley Treat ve arkadaşlarının 2015 yılında yeme bozukluğu yaşayan 188 hasta ile yaptığı çalışmada, katılımcıların %57’si terapistlerinin ağladığını gördüğünü ifade etmiştir.
Hangi terapistler daha çok ağlıyor?
Blume-Marcovici vd. (2013) yapmış olduğu çalışmaya göre daha fazla ağlama eğilimi gösterenler;
- Daha olgun yaştaki terapistler, genç yaştaki terapistlere kıyasla
- Psikodinamik yaklaşıma bağlı terapistler BDT uygulayan terapistlere kıyasla
- Kadın terapistler, erkeklere kıyasla.
Hangi durumlarda terapistler ağlarlar?
- Danışanlarımızın travmalarını dinlerken…
- Danışanınız nasıl tecavüze uğradığını anlatır…
- Yavrusunu yeni kaybeden bir anne, son bakışını paylaşır…
- Danışanınızı kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalırsınız.
- Kanser hastası danışanınız artık umut kalmadığını söyler…
- Kimi zaman da danışanlarımız büyük bir aşama kaydeder, farkındalık kazanırlar.
- Uzun yıllar önce çocuk terapisine gelen danışanınızla karşılaşırsınız.
- “Ümitsiz” diye nitelendirilen uyuşturucu bağımlısı genç, kurduğu ailesiyle birlikte sizi selamlar…
⇒ Blume-Marcovici ve arkadaşları, ağlamış olan terapistlerden son ağladıkları seansı düşünmelerini istemiştir.
Terapistler, seans sırasında en son ağlama nedenleri olarak şunları belirtmiştir:
- %75 üzüntü
- %63 içlerine dokunmuş olması (feeling touched)
- %33 sıcaklık (warmth)
- %15 şükran duymak (gratitude)
- %12 mutluluk
Psikoterapistler olarak bu gibi durumlara hazırlıklı mıyız?
Terapistler olarak ağlama konusunda hazırlıklı olmadığımızı düşünüyorum. Her terapist ofisine bir kutu kağıt mendil bulunduruyor. Etik derslerinde danışanın ağlaması durumunda elini tutabilir miyiz, nasıl teselli edebiliriz gibi konular gözden geçiriliyor.
Ama ya kendilerinin. Psikoterapi eğitimleri bu gibi bir çok konuda terapistleri yeterince hazırlamıyor. Ya da empatik değil sempatik bir davranış… bu bir aktarımdan ibaret gibi kestirme tutumlarla konu gözden geçirilmiyor. İşin insani boyutu teknik terimlerle boğuluyor.
Danışanlar ağlayan terapistleri hakkında ne düşünüyorlar?
⇒ Blume-Marcovici vd. (2013) terapistlerle yaptıkları çalışmada onlara danışanlarının ağlamış olmalarını nasıl değerlendirdiklerini soruyorlar.
Terapistlerin gözünde kendilerinin ağlaması danışanlarını şu şekilde etkileyebiliyor;
- %82’si terapistlerinin kendilerini gerçek manada önemsediğini düşünüyor.
- %72’si ilişkinin daha uyumlu (authentic) olduğunu düşünüyor.
- %61’i danışanın da kendi duygularını ifade etme noktasında cesaretlendiğini belirtiyor.
⇒ Ashley Treat ve arkadaşlarının 2015 yılında 188 yeme bozukluğu yaşayan hasta ile yaptıkları çalışmaya göre terapistlerini genel değerlendirmeleri etkili oluyor danışanların terapistlerinin gözyaşlarıyla ilgili tutumlarında. Genel olarak terapistle ilgili algıları pozitif ise gözyaşlarını da pozitif algılama ihtimalleri yüksek oluyor.
Katılımcılar terapistlerin ağlama niteliğini de değerlendirmişler. Birçoğu terapistlerinin gözlerinin dolduğunu ya da hafif gözyaşlarına rağmen sürece devam ettiği ifade etmiş. Yüksek sesle uzun bir ağlama çok daha az sıklıkla yaşanmış ve bunlar daha negatif değerlendirilmiş.
⇒ Alice Watson University of East London’da yazmış olduğu tezi için terapistleri ağlamış olan sekiz danışanla görüşmelerde bulunmuş. Danışanların terapiden beklentileri ile terapistin ağlamasına karşı olan tepkilerinin değişken olduğunu ortaya konulmuş.
Terapistlerin ağlama konusundaki çekinceleri neler?
⇒ Danışanların bundan olumsuz şekilde etkilenebileceği konusunda bir kanı hakim. Terapistlerin çekincelerinden bazıları şunlar:
-
Danışanlarının kendilerini profesyonel bulmamasından çekinmek. Psikoterapist olarak yetkinliğinizi sorgulayabilir mi danışan?
- Duygularına hâkim olabilmeyi uzmanlığın bir gereği olarak görmek; ağlayan bir uzmanı yetkin bulmamak
-
Danışanın kendi derdini bırakıp terapisti teselli etme gibi bir rol üstlenmesi
- Danışanın gururu incinir mi… “İnsanlar halime acıyorlar,” diye düşünebilir mi? Özellikle güçlü görünmeye önem veren danışanlarımız…
- Danışan, “Terapist bile ağladı halime,” diyerek kendisine acıyabilir mi?
Terapistler olarak, tedavi edici etkinin psikoterapi tekniklerinden çok kurulan ilişkiden kaynaklandığına inanıyoruz. Yıllardır süregelen psikoterapi araştırmaları da bunu destekliyor. Carl Rogers, Rollo May, Fritz Perls gibi hümanist yaklaşımı savunan terapistler de bu görüştedir.
Elbette her psikoterapi yaklaşımı, danışanla kurduğu ilişkide farklılık gösterir. Psikanalistler danışanlarına karşı daha “kapalı kutu” kalabilirken, kişi merkezli terapi ise danışana yeterince sınır koymamakla eleştirilebiliyor. Farklı terapi ekollerinin, terapistin ağlamasını da farklı biçimlerde değerlendireceği açıktır. Örneğin, psikodinamik yaklaşımda bu durum karşı aktarım olarak yorumlanabilir.
Bazı terapistlerin şu şekilde genel bir yargısı var: Danışana empati duymalıyız, ancak sempati duymamalıyız. Bir şeyi yüzlerce defa tekrarlayınca doğru olmuyor. Benim Carl Rogers okumalarıma göre, o hiçbir zaman “danışana sempati duymayın” dememiştir. Sempatinin makul ölçülerde kalması gerektiğini, ancak empatinin daha ön planda tutulması gerektiğini savunur. İnsan olan bir terapistin sempati duygusunu tamamen bir kenara bırakmasını Rogers’tan beklemek gerçekçi olmaz. Zaten onun da dediği gibi, bazen onu savunan dostları, onu eleştirenlerden daha fazla zarar verebilir — onu yanlış anlayarak.
- Uyumlu (authentic) olmayı prensip edinmiş bizler neden gözyaşlarımızı gizleyelim?
- Ağlamak, empatik (eşduyumlu), uyumlu ve daha içten bir ilişki ortamı yaratamaz mı?
Bilimsel araştırmalar ne diyor bu konuda?
Blume-Marcovici ve arkadaşlarının terapistlerle yaptığı çalışmaya göre, terapistlerin %69’u, danışanın terapistlerinin duygularını kontrol etmekte güçlük yaşadığını düşüneceğinden korkuyor. %56’sı ise terapistin ağlamasıyla birlikte danışanla rol değişiminin olabileceğinden endişeleniyor. Peki bu, gerçeklerle ne kadar örtüşüyor?
Danışanınızın önünde ağladığınızda ne yapabilirsiniz?
Danışanınız çok üzücü bir hikayesini paylaştığında, o ağlarken sizin de gözleriniz dolmuşsa, bunun için bir açıklama yapmanız gerektiğini düşünmüyorum. Özellikle de danışan, hikayesini anlatmaya çok etkilenmiş gibi görünmeden devam ediyorsa.
Danışan durup sizinle ilgilenmeye yönelik bir adım atarsa (ki şimdiye dek bunu yaşayan bir terapist duymadım), o zaman müdahale etmek gerekebilir… Diyelim ki bu oldu. Şöyle temalaştırabilirsiniz:
Psikoterapist: “Sanıyorum hikayenizde şu kısmı beni çok etkiledi… Bu nedenle gözlerim doldu.”
Psikoterapist: “Gözlerimin dolması sizi nasıl etkiledi?”
Psikoterapist ağladığında – Kaynaklar
Tritt A, Kelly J, Waller G. Patients’ experiences of clinicians’ crying during psychotherapy for eating disorders. Psychotherapy (Chic). 2015 Sep;52(3):373-80.