Oldukça rahatlatıcı olabilen karalama, sıkça sanat terapisi etkinliği olarak uygulanır.
✔️ Grup terapisi etkinliği olarak da kullanılabilir.
✔️ Hem ergen ve çocuk terapisi süreçlerinde hem de yetişkinlerle rahatlıkla uygulanabilir.
✔️ Pratik bir yöntemdir; sadece kağıt, kalem ve boyalar yeterlidir.
Grup terapisi etkinliği olarak karalama nasıl uygulanır?
Danışanlar, ellerine aldıkları bir parça kâğıt üzerine, içlerinden geldiği gibi serbestçe karalamalar yapabilirler. Eğer çocuklarla çalışılıyorsa, bunun yerine silinebilir küçük yazı tahtaları kullanılabilir; bu yöntem hem daha pratik hem de çocuklar için daha eğlenceli olabilir.
Bu ilk aşamadan sonra, herkes yaptığı karalamayı yanındaki kişiye uzatır ve karşılıklı olarak birbirlerinin karalamalarını alırlar.
Sonrasında ise, herkes eline geçen karalamayı bir resme dönüştürmeye çalışır. Bu sayede, katılımcılar birbirlerinin çalışmalarına yaratıcı bir şekilde katkıda bulunmuş olurlar.
Grup terapilerinde, büyük boy kâğıtların tamamlanması zaman alabileceğinden, orta boy kâğıtlar kullanmak daha uygun olabilir.
Bu tür etkinliklerin benzerlerini, zaman zaman annelerin çocuklarının çizdiği resimler üzerine yaptığı sanatsal dokunuşlarda da sosyal medyada görmek mümkün.
Grup terapisi etkinliği olarak karalama yapmaktaki amaçlar
Karalama yapmak, kişinin “şimdi ve burada”ya odaklanmasına yardımcı olur. Bu etkinlik, analiz etmekten çok deneyimlemeye dayandığı için özellikle Gestalt terapi ve diğer hümanist yaklaşımlarla uyumludur.
Karalamayı bir “sanat eserine” dönüştürmek, danışanın hayal gücünü ve yaratıcı yönünü kullanmasını teşvik eder. Bu süreç, farkındalık kazanılmasını ve içgörünün gelişmesini destekler. Aynı zamanda, çizim yapmak kişide rahatlatıcı bir etki yaratabilir ve kaygılarla başa çıkmayı kolaylaştırabilir.
Danışanlar, karalamalarına farklı düşünme biçimleri ve oluş halleri katabilir; ortaya çıkan motiflerde kendi yaşamlarından yansımalar bulabilirler. Bir başkasının yaptığı karalamadan yola çıkarak resim yapmak ise, kişide esnekliği artıran bir deneyim sunar.
Grup terapilerinde ise katılımcılar birbirlerine geri bildirim verebilirler. Başkasının resmi üzerinden duygu ve düşüncelerini dile getirmek, çoğu zaman doğrudan kişiye yönelik yorum yapmaktan daha kolay olabilir. Bu sayede hem bireysel düzeyde hem de grup içinde iletişim ve empati gelişir.
Yöneltebileceğiniz sorular
→ Kendinizi hiçbir sınır koymadan, serbestçe ifade etmek nasıl bir deneyimdi? Bu süreçte rahat hissedebildiniz mi, yoksa kendinizi kontrol etme ve yönlendirme isteği daha mı baskındı?
→ Karalamayı bir resme dönüştürmek sizde nasıl bir his uyandırdı? Bu süreçte içsel olarak neler yaşadığınızı fark ettiniz mi?
→ Başkasının yaptığı bir karalamadan yola çıkarak kendi resminizi oluşturmak nasıl bir deneyimdi? Günlük yaşamda da beklenmedik durumlarla karşılaşıp farklı şekillerde tepki verebiliyoruz; bu etkinlik size bu anlamda tanıdık geldi mi?
→ Ortaya çıkan resim sizde hangi duygu ya da düşünceleri çağrıştırıyor?
→ Bu süreç boyunca hangi duyguları deneyimlediniz? İç dünyanızda neler oldu?
→ Yaptığınız çizim, yaşadığınız duygular ve bu deneyim hakkında size ne söylüyor? Size dair nasıl bir mesaj veriyor olabilir?
Çocuk terapisi sürecinde uygulama
Çocuklara boş kâğıtlar ve üzerinde farklı duyguların (örneğin mutlu, öfkeli, kızgın vb.) isimleri ya da yüz ifadelerinin yer aldığı duygu kartları verilir.
Önce bir çocuk, kâğıdın üzerine serbestçe ve hiçbir sınır olmadan karalama yapar. Ardından, yaptığı bu karalamayı yanındaki arkadaşına verir.
Arkadaşı, bu rastgele karalamayı hayal gücünü kullanarak bir şekle dönüştürür; örneğin, onu bir dondurma külahı gibi çizebilir. Sonrasında, duygu kartlarından birini seçer ve yaptığı çizimi o duyguyla ilişkilendirir. Örneğin “mutluluk” kartını seçebilir.
Etkinliğin son aşamasında ise çocuk, seçtiği duygu ve yaptığı çizimle ilgili hayatından kısa bir örnek paylaşır: “Annem bana dondurma alınca mutlu oluyorum” gibi.
Bu şekilde hem çocukların yaratıcılıkları desteklenmiş olur hem de duygularını daha kolay ve açık bir şekilde ifade etmeye başlamaları sağlanır. İsterseniz etkinlik sırasında, çocuklara “Bu duygu sana neyi hatırlatıyor?” gibi sorular yönelterek paylaşımı daha da derinleştirebilirsiniz.
– – – Vaka örneği 1
Çocuklardan biri rastgele karalama yapar. Diğeri bu karalamayı hayalete benzeterek tamamlar. Hayaleti, duygu kartlarındaki korku ile eşleştirir. Daha sonra başka bir arkadaşı “ama hayalet gel oyun oynayalım derse amma da saçma olur” der. Duygu kartlarından şaşırmış ile eşleştirir.
– – – Vaka örneği 2 – Özgürlüğün kısıtlanması
Grup terapisinde bazı danışanlar, başkalarının yaptığı karalamalarla çalışmayı bir zorluk gibi görmek yerine, bunu bir fırsat olarak değerlendirirler. “Bu bana şöyle bir ilham verdi… Bana bunları hatırlattı,” diyerek sürece yaratıcı bir şekilde katkıda bulunurlar.
Bazı danışanlar içinse bu durum, başlangıç yapma konusunda duydukları kararsızlıktan sıyrılmalarını sağlar. Kendi başına karar verme yükünden kurtulmak, onlara rahatlatıcı bir deneyim yaşatabilir.
Öte yandan, bazı danışanlar da kendilerini engellenmiş hissedebilirler. Çünkü başkasının başlamış olduğu bir karalama, onların kafasında canlandırdığı fikirleri gerçekleştirmelerine izin vermeyebilir.
Terapist, danışanın bu deneyim sırasında tam olarak yapmak istediklerini ortaya koyamamasının onda hangi duyguları uyandırdığını merak eder ve sorular yöneltir. Danışan, bu noktada yoğun bir öfke hissettiğini dile getirir:
“Ben şöyle bir şey yapmak istiyordum ama uyarlayamadım… beceremedim… Tam olarak istediğim şekil ortaya çıkmadı.”
Terapist, bu farklı tepkilerin danışanın günlük yaşamında ne tür durumlarda ortaya çıktığını anlamaya çalışır. Belki de üzerinde durulması ve çalışılması gereken temalar bunlardır.
Bu süreç, danışanın ileride karşısına çıkabilecek beklenmedik zorluklar karşısında nasıl tepkiler verebileceğini fark etmesi için bir fırsat sunar. Seansın sonunda, bu tür durumlara karşı hangi alternatif davranışları geliştirebileceği üzerine birlikte konuşurlar.
– – – Vaka örneği 3 – Mükemmeliyetçi danışanlar
Grup terapisti, grup üyelerine yaklaşık on adet boş kâğıt dağıtır. Her bir kâğıda rastgele beş çizgi çizmelerini ister. Ardından, katılımcılar bu çizimleri yanlarında oturan kişiye uzatır. Her katılımcı, aldığı her bir kâğıtta yalnızca bir dakika harcayarak bu çizgileri bir resme dönüştürmeye çalışır.
Bu sınırlı zaman, katılımcıların içlerindeki mükemmeliyetçi ve yargılayıcı yanlarını bir süreliğine susturmalarını zorunlu kılar. Çünkü ellerinde yeterince zaman yoktur; hızlı karar vermek, esnek davranmak ve üretmek zorundadırlar.
Terapist, katılımcılardan birinin bu süreçteki mükemmeliyetçi eğilimlerini gözlemleyebilir. Danışanın karalama yaparkenki tereddütlü hali, çizimine uzun süre başlayamaması, yaptığı çizgileri silip tekrar yapmaya çalışması dikkat çeker. Zaman daraldıkça, resmi yetiştirememe kaygısıyla birlikte hayal kırıklığı ve engellenmişlik hissi yaşar. Aşırı mükemmeliyetçi yaklaşımı nedeniyle resmini bir türlü tamamlayamaz.
Bu tür bir davranışı gözlemleyen terapist, danışana bu süreçle ilgili bir geri bildirim verdiğinde, danışanın farkındalığı artabilir. Belki de bu egzersiz sırasında daha rahat, daha esnek davranmayı deneyimlemesi istenebilir. Böylece danışanın yaşadığı zorluk, sadece konuşularak değil, şimdi ve burada deneyimlenerek seansa taşınmış olur. Bu tür bir uygulama, özellikle hümanist terapötik yaklaşımlarla oldukça uyumludur.
Öte yandan, mükemmeliyetçi eğilimleri olduğunu söyleyen bir danışanla, bu tür bir etkinliği uygulamadan da çalışabilirsiniz. Danışan, size hayatından verdiği örneklerle mükemmeliyetçiliğin olumsuz etkilerini anlatabilir. Örneğin, aşırı mükemmeliyetçilik nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanan bir yaşam deneyimini paylaşabilir. Bu örnek üzerinden konuşabilir, alternatif çözüm yolları bulabilir, küçük davranış değişiklikleri önerebilirsiniz. Danışan, bu adımları birer “ev ödevi” olarak deneyebilir. Bu ödevleri yerine getirmesi ya da getirmemesi de ayrıca konuşulabilir. Elbette bu yöntemle de danışana önemli katkılar sağlayabilirsiniz.
Ancak bazı durumlarda, böyle bir konunun bizzat seans içinde yaşanması, doğrudan deneyimlenmesi çok daha etkili olabilir. Bu nedenle, şimdi ve buradaya taşınan, gözlemlenebilir ve birlikte çalışılabilir hale gelen uygulamalar, danışan açısından daha derin bir içgörü sağlayabilir.