Psikoloji Tarihi Neden Önemli?
Psikoloji tarihi, psikolojinin alt dalları arasında nedense en çok göz ardı edilenlerden biri. Oysa ki ülke olarak tarihe epey ilgiliyiz diye düşünürüz, değil mi? Ama ne yazık ki psikoloji tarihi bu ilgiden pek nasibini almıyor.
Tarihçilere göre olayların gelişim sürecini bilmek olmazsa olmaz. Peki ya psikologlar olarak bizler, sadece teknikleri öğrenmekle mi yetinmeliyiz? Alanımızın tarihine neden daha yakından bakmalıyız?
1. Kendi Alanımıza Hâkim Olmak
Sık sık öğrenci mesajları alıyorum. Soruların çoğuna bakınca şunu fark ediyorum:
Eğer psikoloji tarihini biraz bilseler, o soruları zaten kendileri yanıtlayabilirlerdi.
🧠 Örnek: Seligman’ın geliştirdiği pozitif psikoloji ile Peseschkian’ın kurduğu pozitif psikoterapi aynı şey mi sorusu. Tarihsel süreci bilmeden farklarını açıklamak oldukça zor.
Aynı şey kuramlar için de geçerli. Bir teoriyi sadece içeriğiyle değil, ortaya çıktığı koşullarla birlikte öğrenmek gerekir.
🌀 Örnek: Hümanistik psikoloji, yalnızca psikodinamik ya da davranışçı yaklaşımlara tepki olarak ortaya çıkmadı.
1960’larda Batı’da esen özgürlükçü gençlik rüzgârı, insan potansiyeline duyulan inanç…
Bunlar olmadan hümanistik psikolojinin “devrimci” havası tam anlaşılamaz.
Bu derinliği bilmeden pozitif psikolojiyle hümanistik psikolojiyi birbirine karıştırmak da oldukça kolay.
2. Kuramcıların Yaşam Öyküleri de Rehberdir
Bir teoriyi anlayabilmek için bazen kuramcısının hayatına göz atmak gerekir.
🌿 Örnek: Carl Rogers’in anlatımlarında doğa metaforlarına sıklıkla rastlanır. Ne kadar zor koşullarda olsa da bir tohumun içindeki potansiyeli gerçekleştirmek isteyeceğine vurgu yapar. Tohumu alıp ellerinizle müdahale edemezsiniz, onun için uygun olan ortamı sağlamak önemlidir.
Rogers’in çocukluğu bir çiftlikte geçmiştir, lisansını ziraat alanında yapmıştır.
Kullandığı doğa metaforları işte bu geçmişten geliyor.
3. Unutulanları Hatırlamak
Geçmişte kalmış birçok düşünce, aslında hâlâ çok kıymetli.
Unutulmuş fikirleri yeniden gündeme getirmek, günümüz problemlerine yepyeni bakışlar kazandırabilir.
Ayrıca “yeni” diye sunulan pek çok fikrin o kadar da yeni olmadığını görmek de oldukça aydınlatıcı olabiliyor.
4. İlham Almak
Ruh sağlığı alanına katkı sağlayan isimlerin yaşam öyküleri hem motive edici hem de düşündürücü.
Bugün yaşadığımız birçok sorunu Batı da zamanında yaşadı.
Onların neler yaptığını görmek, bize yön verebilir.
Bazı fikirler bugün çok sıradan görünse de, zamanında cesaret isteyen adımlardı.
Bunu fark ettiğimizde, mesleğimizin kıymetini daha çok anlıyoruz.
5. Mesleki Kimliğimizi Güçlendirmek
Mesleğimizin geçmişini öğrenmek, kimliğimizi daha sağlam inşa etmemizi sağlar.
Bu sayede uzmanlık alanımızla daha çok gurur duyarız, aidiyetimiz artar.
6. Daha Fazla Hoşgörü
Tarih, farklı düşüncelere karşı daha toleranslı olmayı da öğretir.
🧭 Örnek: Birçok bilişsel davranışçı terapist, varoluşçu terapiyi “bilim dışı” diye küçümseyebiliyor.
Ama mesela Albert Ellis’in Stoacı felsefeden ne kadar etkilendiğini bilseler, belki de bu kadar sert olmazlardı.
Ayrıca bir zamanlar çok revaçta olan bazı yaklaşımların bugün bilim dışı kabul edilmesi, fikirlerimize tutucu şekilde bağlanmamanın önemini gösteriyor.
💭 Örnekler: Frenoloji, öjenik, “insan zihni doğuştan boştur” diyen tabula rasa fikri…
7. İçgörü Kazanmak
Psikolojide bugün yaşadığımız birçok tartışma, aslında yıllar önce filizlenmiş meselelerin devamı.
Geçmişte neler yaşandığını bilmek, içgörü kazanmak ve yanlış anlamaları önlemek için oldukça değerli.
🗣️ Örnek: Carl Rogers, “danışmanlık” terimini kullanıyordu ama bundan pek memnun değildi.
“Danışman” deyince akıl veren bir figür akla gelebilirdi.
Oysa onun derdi bu değildi. “Danışan” (counselee) yerine “client” kelimesini öneriyordu çünkü daha eşitlikçi bir ilişki sunuyordu.
Rogers tıp doktoru değildi. O dönemlerde tıp eğitimi almamış biri terapi yapamıyordu.
Bu yüzden “danışmanlık” demek zorundaydı. Zamanla “kişi merkezli terapi” ifadesine geçildi.
Bugün bile bazı ülkelerde “danışmanlık” ve “psikoterapi” ayrımı yapılırken, bazı yerlerde bu iki kavram hâlâ eşanlamlı kullanılıyor.
Ve Belki de En Güzeli: Merakımızı Gidermek
Tüm bu sebeplerin ötesinde, psikoloji tarihini öğrenmenin çok insani bir yönü daha var:
Merak…
İnsanın nereden geldiğini, neler yaşadığını, nasıl düşündüğünü öğrenmesi tatmin edici bir yolculuk.
Ve bu yolculuk, sadece mesleki gelişim değil, kişisel gelişim için de çok kıymetli.